Polisiye filmlerindeki kriminoloji uzmanlarının, püskürttüğü bir karışım ile gözle görülmeyen lekeleri/izleri ortaya çıkardığı o büyülü sahnelere hepimiz rastlamışızdır. Suç mahallindeki temizlenmiş kan lekeleri ya da gözle görülemeyecek kadar az miktarda bulunan kanlar, bu karışım sayesinde mavi parıltılar saçar. Bu büyüleyici karışımda bulunan, masmavi parıltı saçan, fotoğraflanarak delil niteliğinde kullanılabilecek kadar kabul görmüş madde luminoldur. Adli tıp çalışmalarına büyük ölçekte katkı sağlayan luminol kimyasalının ne olduğuna ve hangi amaçlarla kullanıldığına biraz yakından bakalım.
Luminol; polar organik çözücüde çözünen, ancak suda çözünmeyen, beyaz ile soluk sarı renk arasında bir renge sahip, kristal katı bir kimyasaldır. Luminol, ilk kez 1902 yılında Almanya’da sentezlenmiştir. Doğada temel halde bulunmamaktadır. Teknik adı 3-aminofitalhidrazit olan bu molekül ‘luminol’ adını 1920’li yılların sonunda almıştır. Luminol, 1937 yılında gündeme gelmesinden sonra 1942’de bilim insanları tarafından adli vakalarda kan tespitinde kullanılmasının tavsiye edilmesi ile kullanılır hale gelmiştir.
Luminol, C8H7N3O2 kimyasal formülüne sahip olan, uygun bir oksitleyici madde ile karıştırıldığında mavi bir parıltıyla kemilüminesans ışıma sergileyen bir kimyasaldır. Kemilüminesans, kimyasal bir reaksiyon ile ışık üretimi anlamına gelmektedir. Kimyasal reaksiyonlarda enerjinin bir kısmının genellikle ısı olarak ortaya çıktığı bilinmektedir. Ancak kemilüminesans reaksiyonlarında, iki kimyasal reaksiyona girdiğinde ortaya çıkan enerjinin bir kısmı ışık yayacak fotonlar biçiminde serbest bırakılmaktadır. Kemilüminesans reaksiyonlar genellikle fazla ısı yaymamaktadırlar ; çünkü enerji, ısı yerine ışık olarak salınmaktadır. Luminol de oksitleyici bir madde ile reaksiyona girdiğinde gözle görülebilen bir ışık üretmektedir.
Adli tıp uzmanları, suç mahallerinde kanı tespit etmek amacıyla luminol ile gerçekleşen kemilüminesans reaksiyonunu kullanmaktadırlar. Luminol özellikle, cinayet vakalarında ortamdan yok edilmek istenen kan izlerini tespit etmek için kullanılmaktadır. Oldukça etkili ve hassas olan luminol, ortamda milyonda bir oranında kan bulunsa dahi bunun tespit edilmesine olanak sağlamaktadır. Luminol, eser miktarda dahi oksitleyici maddenin varlığında tepkime vererek ışık yayılmasına sebep olmaktadır.
Kanda hemoglobin bulunmaktadır. Hemoglobinler, kırmızı kan hücrelerinde bulunur ve oksijeni taşımakla görevli proteinlerdir. Her bir hemoglobinin fonksiyonel kısmının merkezinde bir demir (Fe) elementi bulunmaktadır. Bu eser miktardaki demir elementi (Fe) luminol ile gerçekleşecek kemilüminesans reaksiyon için katalizör (tepkime hızlandırıcı) görevi görmektedir. Böylece o büyüleyici reaksiyon gerçekleşmektedir. Luminol içeren çözeltinin püskürtüldüğü bölgede, oda karanlık olduğunda demir (Fe) elementi sayesinde katalizlenen kemilüminesans reaksiyonu gerçekleşerek yaklaşık 30 saniye süren mavi bir parıltı gözlemlenmektedir. Bu reaksiyonda demir (Fe) elementi bir katalizör görevi gördüğü için eser miktarı dahi yeterli olmaktadır. Bu durum, çıplak gözle görülmediğinde bile kanın tespit edilebileceği anlamına gelmektedir. Luminol ile gözlemlenen bu mavi parıltı, daha fazla çözeltinin püskürtüldüğü alanlarda daha güçlü olmaktadır. Bu sebeple gözlemlenen mavi ışığın yoğunluğu, mevcut kanın veya diğer aktivatörün miktarına ilişkin bilgi vermemektedir. Gözle gözlenebilen bu mavi ışık aynı zamanda fotoğraflanabilmektedir. Böylece adli tıp müfettişleri, olay yerindeki kanın varlığına dair mahkemede kanıt olarak reaksiyon sonucu oluşan parıltıların kaydedildiği fotoğrafları kullanabilmektedirler.
Luminol kullanmanın dezavantajlarından biri, reaksiyonun olay mahallinde bulunabilecek diğer kimyasallar ile de gerçekleşebilmesidir. Ağartıcı olarak kullanılan sodyum hipoklorit ve bunu içinde barındıran temizlik malzemeleri; çamaşır suyu gibi bazı temizleme sıvıları, bazı metaller, bakır içeren alaşımlar, tükürük, pas, irin gibi maddeler; elma, kayısı, yaban turpu, şalgam, soğan gibi sebze ve meyvelerdeki enzimler; bakır, potasyum permanganat, pas, iyot gibi inorganik maddeler de luminolle gerçekleşecek reaksiyon için katalizör görevi görebilmektedir. Yani bu maddeler ile lüminol reaksiyona girdiğinde de mavi parıltılar oluşmaktadır. Kısacası, luminol sadece kana özgü reaksiyon vermemektedir. Bu nedenle ilk varsayımlar toplanmadan önce, şüpheli olan potansiyel numuneler için uygulamalar yapılmaktadır. Bu gibi dezavantajlara rağmen luminol, adli tıp tarafından suçu çözmek ve gerekli delilleri toplayabilmek için bir araç olarak kullanılmaktadır.