Konya Bilim Merkezi BilimUp
 / 

Uçsuz Bucaksız Evrende Yalnız Mıyız?

Beyza Gizem Yıldırım
4 dk
1268

Sizce evrende yalnız mıyız? Bu soruyu sormak son derece insani ve bizi biz yapan şeyin bir parçasıdır. Hiç kuşkusuz astronominin en heyecan verici konusu başka gezegenler ve yaşamlardır. Başka dünyalar, öteki yıldızların yörüngesindeki galaksileri düşünmek insana heyecan verir. Peki bu galaksiler hakkında neler biliyoruz?


Bunlardan ilki 1992 yılında keşfedildi ve 2022 yılı itibariyle binlercesini biliyoruz. Yüzlerce de doğrulama bekleyen var. Bu gezegenlerin büyük çoğunluğu Dünya'dan daha büyük ve ağırdır. Neptün ya da Jüpiter gibi çok kalın bir atmosfere sahiptirler. Kendi yıldızlarına çok yakın oldukları için aşırı sıcaktır.

Teknoloji ilerledikçe uzaklardaki daha küçük gezegenleri keşfetmeye başladık ve böylece birçok açıdan Dünya benzeri yaşam barındırabilecek potansiyele sahip gezegenler keşfettik. Bu gezegenler mevcut teknolojik olanaklar ile gözlemleyebildiğimiz kadarıyla Dünya'nın boyutuna, yoğunluğuna, ısısına, yer çekimine yakın matematiksel değerlere sahiptir. Ancak bütün bildiğimiz bununla sınırlıdır. Atmosferleri var mı, eğer varsa atmosferlerinde yeterince oksijen var mı? Tüm bu sorulara cevap vermek çok kritik bir gözlem gerektirir. Dünya'nınkine benzer atmosferlerde oksijen molekülleri kimyasal tepkimeye girmeye meyillidir bu yüzden yenilenmezse kısa sürede bitecektir. Oksijeni yenilemenin en etkin ve bildiğimiz yolu canlılıktır. Tek yolu olup olmadığı kesin değildir. Bir gezegende oksijen üretip devamlılığını sağlayacak başka süreçler de vardır ancak oksijen varlığını tespit etmek, o gezegende biyolojik aktivite fikrini güçlendirecek yegane sebeptir.

Yakın zamanda uzaya gönderilen James Webb uzay teleskbu kızılötesi bir uzay teleskobudur. Bu teleskop gökyüzünde daha yakın ve parlak cisimlerden ışığı ayrıştırarak oksijeni ve biyolojik olarak üretilen diğer gazların izini ayırabilecek şekilde tasarlanmıştır. Ancak Dünya büyüklüğünde ve daha da büyük gezegenlerde bu gazları bulmak James Webb teleskobunun sınırlarını aşıyor. NASA’nın daha gelişmiş bir teleskop üretme çalışmaları var ancak henüz bir hareketlilik söz konusu değil. Fakat farkında olmalıyız ki 20 - 30 yıl önce bildiğimiz sekiz dokuz adet gezegen vardı. Şimdiyse binlercesini biliyor ve fotoğraflıyoruz. Hatta bu gezegenlerin çeşitliliği de çok çarpıcı. Gezegenler çok soğuk, aşırı sıcak ve milyonlarca ışık yılı uzaklıktadır. Yani teknolojik gelişmeler çok hızlı ilerliyor böylece yakında daha uzak galaksilerdeki gezegenlerin oksijen varlığını tespit edebilecek gelişmiş teleskoplar üretilecektir.

Şunu da belirtelim ki Dünya üzerinde yaşamın yaklaşık 4 milyon yıldır var olduğuna dair kanıtlarımız var. 4 milyon yıl önce de yaşam vardı ancak aradan çok uzun zaman geçtiği için bize hiç iz kalmadı. Zamanlama ilginçtir çünkü yaşam, yüzeyde sıvı halde su bulunacak kadar soğuduktan sonra çok zaman geçmeden ortaya çıktı. Bu da herhangi bir gezegende de yaşamın ortaya çıkmasının kolay ve hızlı olduğuna işaret ediyor. Bazı uzmanlar eğer galaksi gezegenlerle doluysa ve yaşam bu kadar kolayca ortaya çıkabiliyorsa uzayın yaşam dolu bir yer olabileceğini söylüyorlar. Tabii bu kanıya varmak için daha fazla gözleme ve kanıta ihtiyacımız var.


Kaynakça

1] Hawking, S. (2018). Life in the Universe. Informatics Studies, 5(2), 95-102.

2] Huang, S. S. (1959). Occurrence of life in the universe. American scientist, 47(3), 397-402.

3] Tarter, J. C. (2006). The evolution of life in the Universe: are we alone?. Proceedings of the International Astronomical Union, 2(14), 14-29.


Benzer Makaleler
2023 Yılında Bizi Bekleyen Gökyüzü Olayları
Güneş Tutulması Sırasında Meydana Gelen Tuhaf Şeyler
Türkiye'nin Uzaydaki Varlığı
Güneş’e Ne Kadar Yaklaşabiliriz?
Alper Gezeravcı’nın Uzayda Gerçekleştireceği 13 Deney
Satürn Meşhur Halkalarına Veda Ediyor.
Yıldızlar Nasıl Doğar?
Bir Yıldızın Yaşı Nasıl Hesaplanır?
Astronotlar Uzaya Gittiklerinde Beyinlerine Ne Olur?
Uzay Nasıl Kokuyor?
ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER