Konya Bilim Merkezi BilimUp

Postbiyotikler: Probiyotik Metabolitleri

Müzeyyen Kalfazade
5 dk
2426

Hepimiz artık probiyotiklerin sağlığımız için ne kadar faydalı olduğunu ve probiyotik içeren gıdaları ya da takviyeleri tüketmenin elzem olduğunu biliyoruz. Peki daha önce postbiyotikleri duydunuz mu? Gelin bu konuyu hep birlikte öğrenelim.

Postbiyotik Nedir? 

Postbiyotikler literatürde oldukça yeni bir konudur. Tanımı tam olarak netleştirilememiş olmakla beraber şu anda; fermantasyon sürecinde bağırsaklarımızdaki mikroorganizmaların ürettiği ya da hücresel yıkım sonrası açığa çıkan biyoaktif maddeler olarak tanımlanmaktadır. Biyotik kelimesi, ‘biótikós’ yani ‘canlı ile ilgili’ anlamına gelen kelimeden türetilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. 


Mikroorganizmaların tümünü ‘hasta olmama neden oluyor’ şeklinde düşünebilirsiniz. Fakat bu düşünce doğru değil. Çünkü vücudumuzda probiyotik adını verdiğimiz birçok yararlı mikroorganizma da vardır. Hatta vücudumuz, 100 trilyondan fazla mikroorganizmaya ev sahipliği yapmaktadır. 

Postbiyotikler, probiyotiklerin besinlerini yani prebiyotikleri tükettikten sonra ya da tüketim esnasında açığa çıkardıkları metabolit maddelerdir. Postbiyotiklerin oluşması için fermantasyon olayının gerçekleşmesi gerekir. Bunları bir nevi ‘atık’ madde gibi düşünebilirsiniz. Ama atık kelimesi kafanızda olumsuz bir düşünce uyandırmasın. Çünkü postbiyotikler, bizim ürettiğimiz metabolit maddelerden farklı olarak sağlığımızı iyileştirici özellikler göstermektedir. Postbiyotikler; kısa zincirli yağ asitleri, lipopolisakkaritler, ekzopolisakkaritler, enzimler, bakteriyel lizatlar, hücre içermeyen süpernatantlar, proteinler, vitaminler, kofaktörler, organik asitler, hücre duvarı parçaları ve lipoteikoik asitlerdir. 

Birden fazla probiyotik mikroorganizma ve bunların beslendikleri çok sayıda prebiyotik madde vardır. Bu iki faktörün fazla çeşitte olması, üretilecek postbiyotik madde çeşitinin de oldukça zengin olmasını sağlar. Bu durumu bir nevi matematikteki kombinasyon gibi düşünebilirsiniz. Bu sayede kendine özgü özellikleri olan oldukça fazla postbiyotik madde oluşur. Postbiyotiklerin hem oluşum mekanizması hem de raf ömrü birbirinden farklılık göstermektedir. 


Probiyotik, Prebiyotik ve Postbiyotik Arasında Nasıl Bir Fark Vardır?

Probiyotikler, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘yeterli miktarlarda alındığında sağlığı iyileştirici etkiler gösteren mikroorganizmalar’ olarak tanımlanmıştır. Probiyotikler bağırsak mikrobiyotamızda bulunmaktadır, canlı oldukları için beslenirler ve bu besinleri metabolize ederek atık maddeler oluştururlar. Probiyotik mikroorganizmaların besinlerine prebiyotik denilmektedir. Prebiyotikler günlük yaşamımızda diyet lifi olarak adlandırdığımız gıdalardır. Prebiyotiklerin Probiyotikler tarafından besin olarak kullanılması sonucu postbiyotikler oluşur. Yani Probiyotikler canlıların kendisi, prebiyotikler canlıların besini ve postbiyotikler ise besinleri tüketme sonucu ürettikleri metabolit maddelerdir.  


Postbiyotiklerin Sağlığımıza Birçok Olumlu Etkileri Mevcuttur

Bu olumlu etkiler; anti-inflamatuvar, antimikrobiyal, antikanser ve antioksidan olarak söyleyebiliriz. Ayrıca bunların yanında; yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasını sağlar, kandaki kolesterol seviyesini düşürür, antiobezite özellik gösterir, saman nezlesi olarak bildiğimiz alerjik rinit semptomlarını azaltır, bağışıklık sisteminin fonksiyonunu iyileştirir, karın bölgesindeki şişkinliğin azalmasını sağlar, çocuklarda büyümeyi destekler, solunum yolu hastalıklarını iyileştirir, yetişkinlerde kabızlığın iyileşmesini sağlar, egzamanın iyileşmesini sağlar, duygusal durumumuzu iyileştirir, açlık ve tokluk hissini düzenler, yaşlılarda görülen soğuk algınlığını azaltır, antikor üretimimizi destekler, alkol tüketimi sonucu oluşmuş karaciğer hastalıklarının semptomlarını hafifletir ve irritabl bağırsak sendromunu iyileştirir. Ayrıca hem fonksiyonel gıda hem de farmasötik endüstrisinde hastalıkları iyileştirici olarak kullanılabilir. Bu sayede bağırsaklarımızda hali hazırda bulunan probiyotiklere destek sağlar. Uzmanlar sağlık yararlarından faydalanmak için vücudumuza yeni bir probiyotik mikroorganizma almak yerine postbiyotik tüketiminin daha güvenli ve pratik olabileceğini belirtmişlerdir. Bu durumun sebebi, bir mikroorganizmanın probiyotik olarak kabul edilmesi için oldukça aşamalı analiz ve deneylerden geçmesi gerektiğidir. Oysa postbiyotikler, probiyotik ve prebiyotiklerin doğal bir şekilde birlikte oluşturdukları maddelerdir. 

Postbiyotikler, organlarımıza ya da dokularımıza sinyal gönderilmesini sağlayarak farklı biyolojik tepkilerin oluşumuna neden olur. Vücudumuza yararlı etkilerini de bu mekanizmalar sayesinde gerçekleştirirler.   

Postbiyotikler; toksik özellik göstermez, birbirinden farklı kimyasal yapılara sahiptir, bağırsaklarımızdaki enzimlere karşı dayanıklıdır, mide ve bağırsak sisteminde stabil bir şekilde kalabilir ve probiyotiklerle kıyaslandığında daha uzun raf ömrüne sahiptir. Uzun raf ömrü sayesinde daha rahat kullanım sağlar. 

Postbiyotikler sadece bizler için değil aynı zamanda hayvanlar için de oldukça yararlıdır. Bu nedenle postbiyotiklerin kullanım alanları; gıda, farmasötik, tarım, hayvancılık ve kültür balıkçılığı olarak söylenebilir. 


Postbiyotik İçeren Gıdalar Nelerdir?

Lahana turşusu, yoğurt, kefir, kimchi (geleneksel Kore yiyeceği), salamura sebzeler en fazla postbiyotik içeren gıdalardır. Postbiyotik gıdalar, probiyotik ya da prebiyotik gıdalar kadar fazla gıda çeşidinde bulunmamaktadır. Bu nedenle postbiyotik takviyeleri akla gelmektedir. Postbiyotik takviyeler günlük olarak pratik bir şekilde tüketebilmemiz için üretilmiştir fakat henüz probiyotik ve prebiyotik takviyeler kadar yaygın değildir. Bu durumun nedeni, postbiyotiklerin henüz çok yeni bir konu olmasından kaynaklanmaktadır. Gelecek yıllarda daha fazla literatür ve üretim çalışmaları yapılarak, postbiyotik takviyelerin daha fazla gelişmesi öngörülmektedir.

Takviye kullanmak yerine daha fazla probiyotik içeren gıdaları ve prebiyotikleri tüketerek postbiyotik üretimini destekleyebiliriz. Probiyotik gıdalar; probiyotikli yoğurt, parmesan peyniri, kımız, boza, kefir, lahana turşusu, Miso (Japonlara özgü geleneksel bir yemek) ve kombuça çayı olarak söylenebilir. Prebiyotik gıdalar ise; pırasa, yer elması, sarımsak, soğan, kuşkonmaz, tam tahıllar, muz ve lifli sebzelerdir.

Kaynakça
  1. Dilara, S. A. K., & Soykut, G. (2021). Biyotikler ailesinin yeni üyesi: postbiyotikler. Genel Sağlık Bilimleri Dergisi, 3(3), 259-272.
  2. Gökirmakli, Ç., Üçgül, B., & Seydim, Z. (2021). Fonksiyonel gida kavramina yeni bir bakiş: postbiyotikler. Gıda, 46(4), 872-882.
  3. Uğur, E., Bektaş, A., Ulusoy, M., & Öner, Z. (2021). Paraprobiyotikler, postbiyotikler ve sağlık üzerine etkileri. Gıda, 46 (2): 428-442.
  4. https://books.akademisyen.net/index.php/akya/catalog/download/212/220/6340?inline=1  
  5. https://www.healthline.com/nutrition/postbiotics#bottom-line  
Benzer Makaleler
Beynimiz Doyduğumuzu Gerçekten 20 Dakikada Mı Anlıyor?
Çayın Fermente Hali: Kombucha Çayı
Neden Kereviz Yemeliyiz?
Bir Eklem Görevi Gören Kalça Protezleri
Şizofreni Nedir? Şizofreni Belirtileri Nelerdir? Şizofreni Hastalığının Tedavisi Var Mı?
Hipertansiyon (yüksek tansiyon) Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Uykusuzluk Bencilliğe Sebep Olur Mu?
Şeker Hastalarının Yaraları Neden Geç İyileşir?
Seyahat Etmek Beyninizin Bağlantı Kurma Kapasitesini Artırır
Kramp Neden ve Nasıl Oluşur?
ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER