Konya Bilim Merkezi BilimUp
 / 

Avrupa'ya Aşı Tanıtan Yazar: Leydi Mary Montagu

Beyza Gizem Yıldırım
4 dk
678

Aşı keşfedilmeden önce çiçek hastalığına karşı korunmak için variolasyon adı verilen bir prosedür kullanılıyordu. Variolasyon insanlara bağışıklık kazandırmak için hastalığın hafif bir dozunu vermek demektir.

Leydi Mary Montagu Avrupa'ya çiçek hastalığının tedavisini tanıtan ve taşıyan İngiliz yazar ve kaşiftir. Leydi Mary Montagu, 18. yüzyılın başlarında dünyanın en ölümcül hastalığı olan ve sonunda kara vebadan daha fazla insanı silip süpüren bir hastalık olan çiçek hastalığına yakalanmıştı. Enfeksiyonunu vücudundan atsa da cildinde yaralar vardı, kirpikleri dökülmüştü ve gözlerinin etrafı tahriş olmuştu. Hastalığı geçirdikten bir yıl sonra eşi Konstantinopolis'e (bugünkü İstanbul) İngiliz Büyükelçisi olarak çağrılmıştı. Tüm yolculuğunu ve İstanbul 'da gördüklerini seyahat yazarlığı klasiği haline gelen bir ciltte toplanan bir esere dönüştürdü. İstanbul'a yerleştikten sonra kendini bu yeni tanıştığı insanları gözlemlemeye ve onlar hakkında yazmaya verdi. İstanbullu kadınların güzel ciltleri ve çiçek hastalığı geçirenlerde dahi yara izi bulunmaması oldukça dikkatini çekti. Bu durumun şaşırtıcı nedenini keşfettiğini arkadaşına olan mektubunda şu satırlarda yazmıştır: "Sana öyle bir şey söyleyeceğim ki burada olmak istemeni sağlayacak. Aramızda çok ölümcül ve çok yaygın olan çiçek hastalığı İstanbul 'da tamamen zararsızdır. Her sonbaharda, büyük sıcağın dindiği Eylül ayında bu ameliyatı yapmayı meslek edinen bir grup yaşlı kadın var. İnsanlar ailelerinden birinin çiçek hastalığına sahip olup olmadığını öğrenmek için birbirlerine haber gönderirler; bu amaçla partiler düzenlerler ve karşılaştıklarında (genellikle on beş ya da on altı kişi birlikte) yaşlı kadın elinde en iyi çiçek hastalığıyla dolu bir ceviz kabuğuyla gelir ve hangi damarı açtığınızı sorar. Ona sunduğunuz şeyi hemen büyük bir iğneyle (ki bu size sıradan bir çizikten daha fazla acı vermez) yırtarak açar ve iğnesinin başındaki maddeyi damara sokar ve bundan sonra, küçük yarayı içi boş bir kabuk parçasıyla bağlar"

Aslında Leydi Mary Montagu bugün aşı dediğimiz şeyi gözlemlemişti. 1718'de Londra'ya döndüğünde, konumunu ve bağlantılarını variolasyon için kampanya yapmak için kullandı. Aşılardan önce doktorlar, virüse karşı direnç kazanmaları için hastaların vücutlarındaki yara kabuklarını toz haline getiriyordu ve bu tozlar diğer insanlar tarafından burundan çekiliyordu. Diğer yöntem ise irinli iğneleri kullanmaktı. Genellikle bu yöntemler işe yarardı. İnsanlar hastalığı hafif geçirir daha sonra ise sonra bağışıklık kazanırdı. Ancak patojen hala içlerinde yaşadığı için başkalarına bulaştırma ihtimalleri vardı.

1930'lara gelindiğinde tıp araştırmacıları, sterilize edilmiş enjeksiyonlara doldurmak için zararsız virüs türlerinin nasıl üretileceğini bulmuşlardı. O zamandan beri aşılar on milyonlarca hayat kurtardı. Ancak aşıların geliştirilme hızı oldukça yavaş bir süreç. Geçtiğimiz yüzyılda, insanları koruyabilecek bir "ölü" virüs yaratmak ortalama 25 yıl alıyordu. Ancak yeni ve hızla yayılan bulaşıcı hastalıklarla karşı karşıya kalındığında, farklı bir yaklaşımın bu zaman çizelgesini sadece birkaç aya indirebilmesi söz konusu olabilir. Bazı yöntemlerde patojenin kendisinin genetik olarak daha güçsüz bir versiyonu yerine hastalara bu virüsün DNA ve RNA’sının bir kısmı verilir.

Virüslerin genetik kodlarının bu şekilde insan vücuduna enjekte edilmesiyle, beyaz kan hücrelerine, grip gibi hastalıkları tanımayı ve bu virüsleri yenmesi öğretilebilir. Bu çalışmalar, Zika, kuduz ve daha bilinmeyen hastalıklar için yeni aşıların bir yıldan kısa bir sürede büyük ölçekli klinik deneylere ulaşmasına izin verebilir. Ancak asıl çığır açan asıl buluş , virologların artık belirli suçlarla (Bir bakteri veya virüsün farklı alttürlerinin, aralarında genetik farklılıklar bulunan grupları) savaşan aşılar tasarlamasına gerek kalmadığında ortaya çıkacak. İmmünologlar, hızla mutasyona uğrayan bulaşıcı patojenler için, bir mikrobun genetik yapısındaki proteinleri inceleyip sentetik versiyonlar üretebilir. Böylece vücuda giren yabancı virüsler, mutasyona uğradıktan sonra bile izlenilebilir. Bu tür tedaviler sayesinde ilaç şirketleri insanları güvenli ve rekor bir hızda aşılamak için ihtiyaç duydukları güveni oluşturabilirler.


Benzer Makaleler
Herkesten Üstün Olduğunu Zannetmek: Narsizm
Görgülü Kuşlar Neden Gördüğünü İşler?
“Öpeyim De Geçsin!” Sözü Bilimsel Bir Gerçekliğe Sahip Olabilir Mi?
“Her Şey Senin Kafanın İçinde!”: Dijital İletişimde Şiddet
Öfke Duygusu Hedefinize Ulaşmanızı Kolaylaştırır Mı?
Şarkılar Neden Aklımızda Bozuk Plak Gibi Çalıp Durur?
Nostalji Sevmeye Programlı Olabilir Misiniz?
Düzeni Sağlamak; Kırık Camlar Teorisi
Parkinson Yasası  Nedir?
Cahil Cesareti: Dunning-Kruger Sendromu
ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER