Anti-madde, Dan Brown’ın romanından aynı isimle uyarlanmış “Angels and Demons” adlı filmin olay örgüsünü şekillendirmektedir. Filmde anti-madde, bir grup kötü niyetli terörist tarafından Vatikan’ı havaya uçurmak için İsviçre’deki CERN’den çalınmaktadır. İyi haber şu ki gerçek hayatta anti-madde, filmde olduğu gibi bir bölgeyi havaya uçurmak için kullanılmıyor.
1928 yılında İngiliz fizikçi Paul Dirac, göreli bir hızda hareket eden bir elektronun davranışını tanımlamak için kuantum teorisini ve özel göreliliği birleştiren bir denklem yazdı. Bu denklem 1933 yılında Erwin Schrödinger ve Paul Adrien Maurice Dirac’a Nobel Ödülü’nü kazandırdı.
Ödülü kazanmasına rağmen klasik fizik tarafındaki bilim insanları için hâlâ soru işaretleri devam ediyordu. Dirac’ın denkleminin iki çözümü de olabiliyordu. Örneğin; x² = 4 denkleminin iki olası çözümü (x = 2 veya x = -2) olabileceği gibi, parçacıklardan biri için pozitif veya negatif enerjili bir elektron olabilmekteydi. Ancak sağduyusal yaklaşan klasik fizik tarafındaki bilim insanları, herhangi bir parçacığın enerjisinin her zaman pozitif bir değere sahip olması gerektiğini iddia ediyordu.
Başta Dirac olmak üzere modern fizikçiler; denklemi, her parçacık için kendisi ile eş değerde yük miktarına sahip ancak zıt yüklü bir karşıt parçacığın da var olabileceği şeklinde yorumladılar. Örneğin; elektronun anti-maddesi, “anti-elektron” veya “pozitron” olarak kabul edilmektedir. Her açıdan aynı özelliklere sahip iken sadece kendi etrafındaki dönüş yönleri yani spinleri ve pozitif bir elektrik yüküne sahip olmaları, farkı oluşturmaktadır.
Madde ve antimadde temas ettiğinde büyük bir enerji patlamasına sebep olarak yok olurlar. Teoriye göre Big Bang, eşit miktarda madde ve antimadde yaratmış olmalıydı. Sonuç olarak arkalarında kocaman bir enerji yığınından başka bir şey bırakmayarak birbirlerini yok etmeliydiler. Yani şu an hiçbirimiz var olmamalıydık. Ama varız.
Madde-antimadde asimetrisi probleminin nedeni, yoğun çalışmalar sonucu fizikçiler tarafından açıklanmıştır. Milyarlarca madde-anti-madde çiftinin arasında fazladan madde parçacığı olması tüm evrenin oluşmasının nedenidir. O zaman sorulması gereken soru şudur: “Karşıt parçacıklara ne oldu?”
Bilim insanları, parçacıkları ve anti-parçacıkları bozunmadan önce saniyede milyonlarca kez kendiliğinden meydana gelen dönüşümleri kapsamlı biçimde laboratuvarda gözlemlemekte ve incelemektedir. Evrendeki madde dengesizliğinin açıklanmasında sadece bunların yeterli olup olmayacağını bilmiyoruz. Bununla birlikte, Antiproton Yavaşlatıcı adlı parçacık yavaşlatıcılar kullanılarak madde ve antimadde parçacıklarının farklılıkları incelenerek bazı ipuçları elde edilebilir.
Tüm bunlara rağmen şu an hayatta var olmamızı engellemesi beklenen büyük patlamadan arta kalan karşıt parçacıklar, uzayın kuytu köşelerinde gizleniyor olabilir.
