Kötü yaşam şekli seçimlerimizin izlerinin, çevresel stres etkenlerinin ve travmanın kendi DNA'mız üzerinden gelecek nesillere geçebileceği ve potansiyel olarak çocuklarımızın akıl hastalıkları ile obezite gibi durumlara daha yatkın yapabileceği ilk defa gösterildi.
Bilim insanları, kıtlık gibi önemli travmatik olayların işaretlerini gelecek nesillere bırakabileceğini zaten biliyordu, fakat ilk defa bunun hangi mekanizma ile gerçekleştiğini görebildiler ve bulduklarına göre, önceden zannedilenin aksine, genetik kodlarımız çocuklarımıza aktarılırken tamamen sıfırlanmıyor.
DNA'mız sık sık, epigenomlarımız üzerinden çevremiz aracılığıyla değiştiriliyor. Temel olarak epigenetik değişimler, yaşamımız boyunca DNA'mızdaki hangi genlerin açılıp kapatılacağını etkileyen değişimlerdir ve bu da sağlığımız üzerinde epey derin bir etkileri olduğu anlamına gelir. Fakat bundan önce bilim insanları bütün bu epigenetik değişimlerin —ki bunlar beslenme ve stres seviyelerimiz gibi şeyler tarafından etkilenir— sperm ve yumurta hücrelerimiz üzerinden geçemeyeceğini ve her neslin "temiz bir tahta" ile başladığını düşünüyorlardı. Araştırmayı yöneten Wellcome Trust ve İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nden Azim Surani, bir basın toplantısında şunları söyledi:
Yeni üretilmiş bir yumurtanın gelişimini düzenlemek için, gelecek bilgi eklenmeden önce bilginin her nesilde sıfırlanması lazım. Bu sıfırlanma aynı yeni veri eklemeden önce bir bilgisayar diskini silmek gibi bir şey.
Takım, şimdi insanlardaki bu epigenetik silme işlemini ilk kez tanımlayabildi —bu bir embriyonun gelişiminin ikinci ve dokuzuncu haftaları arasında meydana geliyor— ve bu çevresel değişimlerin hepsinin silinmediğini gösterdi. Hatta araştırmanın ortaya çıkardığına göre, DNA'mızın yaklaşık yüzde 5'i tekrar programlanmaya dayanıklı ve hatalarımızı gelecek nesle taşıyabilir. Araştırmacılara göre bu silinmeye dayanıklı genler özellikle beyin hücrelerinde etkin ve şizofreni, obezite ve metabolik bozukluklar gibi durumlarla bağlantılı. Çalışmanın başyazarı Walfred Tang şunları söylüyor:
Çalışmamız bize epigenetik bilginin sadece bir sonraki nesle değil aynı zamanda potansiyel olarak gelecek nesillere de aktarıldığı muhtemel bölge adaylarının iyi bir kaynağını da verdi. Bu bölgelerin bazılarının farelerde de aynı olduğunu biliyoruz ve bu işlevlerini daha detaylı çalışma fırsatı sağlayabilir.
Cell dergisinde yayınlanan araştırma, "iyi genlere" sahip olmanın sağlıklı çocukları garanti etmeyebileceğini öne sürüyor, yani DNA'mızı da sağlıklı tutmamız gerekebilir.
Açıkça tam olarak neleri sonraki nesle geçirip geçiremediğimizi öğrenmek için henüz daha zaman var ve takım şimdi bu çevresel DNA değişimlerinin bir nesilden fazlasına miras kalıp kalmadığını çözmeye çalışıyor.