Günlük hayatımızda küçük çaplı birçok farklı sağlık sorunu yaşayabilir veya etrafımızda yaşayanları görebiliriz. Peki ya bunlardan biri olup ve özellikle masa başı bir işte çalışan kişilerin ağzından daha çok duyduğumuz ‘kulunç’ tam olarak nedir? Masaj yapıp rahatlatmaya çalıştığımız bu kas rahatsızlığı aslında neden kaynaklanır? Vücut kütlemizin %25-40’ı kaslardan oluştuğundan bu ağrı günlük yaşamımız içerisinde bedenimizin işlevselliğini etkileyebilir. Peki günlük hayatımızı etkileyebilen bu durum ve ağrı neden oluşur hiç düşündünüz mü?
Günümüzde kulunç ağrısı, fizik tedavi ve rehabilitasyon polikliniklerine başvuru nedenlerinin başında gelmektedir. Boyun ve sırt ağrılarının önemli bir kısmı kaslardaki tetik noktalarına bağlıdır. Tetik noktalar, içinde bulunduğu kas kütlesinin kasılmasını ve gerginliğini ayarlayan yapılar olarak kabul edilir. Bu noktalara bağlı olarak kas ve bağ dokusundaki sorunların ağrıya yol açtığı durum halk arasında kulunç, damar damar üstüne binmesi, kas sıkışması, yel girmesi gibi farklı şekillerde ifade edilmektedir. Daha çok olarak kürek kemiği çevresinde, boyun, omuz ve sırt kaslarında ortaya çıkan kulunç aslında vücudumuzdaki hemen hemen tüm çizgili kaslarda oluşabilir. Örneğin; çene kaslarındaki tetik noktalarda oluşan sıkıntılar diş ağrısı ile belirebilir. Bel kaslarındaki tetik noktalarda ise bel fıtığına benzer şikayetler oluşabilir. Kulunç ağrısı, hayati bir durum olmamakla beraber kronikleşebilir. Bu durumda ağrı haftalarca bazen aylarca devam edebilir.
Ağrı dediğimiz normalde dokularda meydana gelen bir hasara karşı sinirlerin uyarılması olayıdır. Cilt, kas, bağ dokusu, kemik, iç organlar gibi yerlerdeki gerilme, zorlanma ya da hasarlar sinir uçlarını uyarır, sinir lifleri ile bu ağrı sinyalleri omuriliğe, oradan da beyne iletilir. Böylece ağrıyı hissederiz. Bu ağrı hissi ile oluşabilecek ileri doku zedelenmelerine karşı tedbirler alırız. Aldığımız tedbirler sonucunda, hasar ortadan kalktığında ağrı duyusu da kaybolur. Kulunç adını verdiğimiz ağrı ise sırt, boyun ve omuzda bulunan kasların gerilmesi ve gevşeyememesi sonucunda oluşan düğümlenme olarak tanımlanmaktadır. Çok fazla ağrıya neden olan bu kulunçların sebebinin ne olduğu sorusu pek çok kişi tarafından sorulur. Fakat, kuluncun kesin bir nedeni olmamakla beraber bazı tahmin yürütülür. Örneğin; masa başı bir işte uzun saatler hareketsiz çalışmak, soğukta kalmak, hızlı sıcak-soğuk geçişleri, stres, çok fazla hareketsiz kalmak gibi çeşitli nedenleri olduğu düşünülmektedir. Genelde kasları tek yanlı aşırı zorlama, klima önünde uzun süre kalma ve aşırı stres gibi sebepler de kulunç oluşmasına neden olabilmektedir. Tüm bunların yanı sıra B ve D vitamini, Kalsiyum, Magnezyum, Demir, Çinko, Potasyum eksikliği gibi farklı rahatsızlıkların kulunç gibi ağrılara neden olabileceği unutulmamalı ve sorgulanmalıdır.
Kulunç kasların çok fazla kasılması ve adeta bir yumru oluşturması halidir. Bu yumrular açılmadığı sürece ağrımaya ve kişinin gündelik yaşamını olumsuz etkilemeye devam eder. Bu ağrı sebebiyle kişi yorgun ve halsiz hissedebilir, nefes alırken belli bölgelerde batma şikayetleri ve uyku problemleri yaşayabilir. Ayrıca yapılan bir araştırmada, kadınların erkeklere oranla 2 kat daha fazla kulunç problemi yaşandığı saptanmıştır.
Temelinde hareketsizliğin yattığı bu rahatsızlığın geçmesini ve hatta hiç oluşmamasını sağlayacak başlıca önlem harekettir. Vücudumuz hareket ettikçe kaslarımız da ısınır. Böylece günlük işlerimizi daha kolay bir şekilde yapabiliriz. Kulunç tutmuş, oluşmuş, birisi ise yavaş yavaş belirli hareketler yaparak ağrıyı azaltarak rahatlayabilir. Yoğun ağrıların oluştuğu durumlarda ise sıcak su torbası kullanarak masaj yapılarak, özel fizik tedavi hareketleri uygulatılarak, kas gevşetici ve ağrı kesici takviyeleri içeren tedaviler uygulanabilmektedir.
Halk arasında sırt ve omuz tutulması olarak yaşanılan durum kulunçla karıştırılmaktadır. Ancak kulunç genelde boyun sırt bölgelerinde olurken, tutulma olarak adlandırılan olay vücudun birçok yerinde olabilmektedir. İkisi de benzer kas rahatsızlıkları olmaları sebebiyle sıkça karıştırılmaktadır. Benzer belirti ve tedavi şekilleri olmasına rağmen bu iki durum tıbben farklıdır. Kulunç problemi ile karşılaşıldığında belirli yöntemlerle oluşan ağrının geçmesi sağlanamazsa mutlaka fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanına muayene olunmalıdır. Bazen iç organlardan yansıyan ağrılar hasta tarafından kulunç ağrısı sanılabilir. Bu yüzden yoğun ağrı durumlarında doktorlar başvurulması elzem niteliktedir. Doktor bu durumlarda şikayetleri dinleyerek hastayı muayene edecek ve buna göre doğru teşhisi koyacaktır. Halk arasında uygulanmaya çalışılan kulunç kırma gibi tedavi yollarına bilinçsizce başvurmak oldukça yanlıştır. Her işte olduğu gibi bizler için oldukça önemli olan sağlığımızı da profesyonel ellere teslim etmeliyiz.
