Koku alma duyumuz oldukça dikkat çekicidir ayrıca görme ve işitme duyularımızdan oldukça farklıdır. Bilim insanları, algılayabildiğimiz kokuların sayısı için kesin bir bilgi veremiyorlar. Ancak lavanta, vanilya gibi bilinen evrensel bir çok koku vardır.
Koku alma sistemi beynimizdeki en gizemli yer olabilir. Kokular güçlü anıları ya da duyguları tetikleyebilir. Kokular beynimizi uyarır ve harekete geçirir. Unutulmuş hatıralar sadece bir koku ile gözler önüne gelebilir. İçsel bilincimizle koku duyumuz birbirine doğrudan bağlantılı gibidir. Görme ve işitme, ışık ve ses dalgalarını algılamamıza bağlıdır ancak koku almak kimyasal molekül parçacıklarını anlamlandırmak demektir.
Nefes aldığımızda koku molekülleri burun içindeki koku alma mukozası tarafından emilir. Bu bölgede molekülleri tanıyan özel reseptörler içinde nöron demetleri bulunmaktadır. Reseptörlerden beynimize bir sinir sinyali gönderilir. Farklı kimyasallar farklı duyumlar oluşturur. Bu durumun standart açıklaması moleküllerin farklı şekillerde olmasıyla ilgilidir. Farklı koku molekülleri burnumuzdaki alıcı reseptöre uyması için farklı şekillere sahiptir. Yanlış şekle sahip mekanizma reseptöre sığmaz ancak doğru şekil reseptörle eşleştiğinde koku hissi tetiklenir. Beynimizin farklı bölgelerine, farklı reseptörler bağlanır. Böylelikle bir mentol molekülü kendi spesifik reseptörüne yerleştiğinde nane kokusu alabiliriz. Ancak bu anahtar kilit teorisi her zaman çalışmaz. Çünkü bazen farklı şekillerdeki moleküller aynı reseptörlere bağlanabilir ve aynı kokuyu alabiliriz. Kuantum biyolojisine göre bu durumun çok ilginç bir açıklaması vardır. Burnumuz kimyasal molekülleri koklamıyor, aslında onları dinliyor. Önemli olan koku molekülünün şekli değil moleküllerin kurduğu bağların titreşimi ile ilgilidir. Öyle ki her kimyasal koku molekülünün burunlarımızdaki reseptörler için farklı bir titreşim şarkısı vardır.
Bu teoriyle ilgili dikkat çekici olan başka bir konu ise koku duyumuzun işitme duyumuzdaki dalga ve titreşim benzeri davranışlarla benzer çalıştığını söylemesidir. Yani nane ve gül farklı frekanslarda titreştiğinden farklı kokulara sahiptir. Aynı zamanda bu teori, farklı şekle sahip moleküllerin aynı kokmasını açıklar. İki molekülün farklı şekillerde ancak kimyasal bağları aynı frekansta titreşiyor olabilir. Bu titreşim gerçekten de bir ses parçacığı gibidir bu yüzden koku alma sürecimiz tam olarak akustik bir rezonans olayı gibi çalışmaktadır.