Konya Bilim Merkezi BilimUp

Çocukluk Travmalarımız Yetişkinlikte Gün Yüzüne Çıkıyor

Beyza Gizem Yıldırım
3 dk
2363

Bağlanma teorisi hayatımızın ilk yıllarında annemizle kurduğumuz güçlü bir duygusal ve fiziksel bağın gelişimimiz için hayati öneme sahip olduğunu savunur. Eğer güçlü bir bağ kurmuş ve güvenle bağlanmışsak ayakları yere sağlam basan biri olarak dünyayla yüzleşebiliyoruz. Dünya üzerinde her zaman geri dönebileceğimiz güvenli bir mekân olduğunu biliyoruz. Eğer bağımız zayıfsa, güvensiz bağlanıyoruz, ayrılmaktan veya korkutucu görünen dış dünyayı keşfe çıkmaktan çekiniyoruz. Çünkü geri dönebileceğimizden emin değiliz. Güvenle bağlanmış kişilerin daha nitelikli bir öz bilince sahip olduğu, başka insanlara da daha kolay bağlanabildiği ve sonuç olarak hayatta daha başarılı olduğu söylenir. Güvensiz bağlanmış kimseler ise insanlara güvenmekte zorlanır, sosyal becerilerde yetersiz kalır ve ilişki kurmakta zorlanırlar. Bağlanma teorisinin öncülerinden psikolog Bowlby’a göre sağlıklı bir hayat sürdürebilmemiz için en az bir kişiyle kesintisiz ve sıcak bir yakın ilişki içerisinde olmamız gerekir.


Bağlanma biçimimiz hayatımızın ilk yıllarında oluşur. Bu yıllar endişe ve korkularımızı ifade edebilmek için çok küçük olduğumuz yaşlardır. Bu yüzden tecrübe ettiğimiz kaygı çok yoğundur. Böbreklerimizin hemen üzerindeki böbrek üstü bezlerimiz stres hormonları olan adrenalin ve kortizol salgılamaya başlar. Kalp atış hızımız artar, kan basıncımız yükselir ve aşırı tetikte oluruz. Bu durumun çok sık ve uzun süreli hale gelmesine toksik stres denir. Toksik, yani zehirlidir çünkü çocuğun beyin gelişimini olumsuz etkiler ve bağışıklık sistemini zayıflatır. Embriyolarda veya bebeklerde meydana gelen toksik stres gen diziliminin değişmesine bile sebep olabilir ki bu durum onlarca yıl sonra sağlığımızı bile etkileyebilir. Yabancı durumu deneyi ile bir yaş civarındaki çocukların bağlanma türü tespit edilebilir. Deneyde bir anne ve çocuğun bir süre bir odada oyun oynayarak zaman geçirmeleri istenir. Ardından çocuk yalnız bırakılır. En önemli an çocuğun anne geri döndüğündeki tepkisidir. Güvenli bağlanan çocuklar genellikle önce anneyi kucaklar sonra sakinleşir ve oyuna geri döner. Güvensiz bağlanmış çocuklar kararsız ve çekingendir. Bazıları sürekli ağlar ya da bir türlü oyuna geri dönemez. Bebeklik çağlarında kurduğumuz bağın uzun vadeli etkileriyle ilgili bir dizi çalışma yapılmıştır.

Bağlanma teorisi hakkında çalışan Minnesota Üniversitesindeki araştırmacılar, bir çocuğun liseyi tamamlama ihtimalini %77 doğrulukla daha üç yaşındayken tahmin edebildiler. Harvard’daki lisans öğrencileriyle yapılan başka bir çalışmada öğrencilerin ebeveynlerine ne kadar yakın hissettiklerini değerlendirmeleri istendi. 35 yıl sonra sağlık durumları incelendiğinde anneleriyle kopuk ilişkileri olanların %91’i kalp yetmezliği, hipertansiyon ve alkol bağımlılığı gibi bazı sağlık sorunları yaşamaktadır. Sıcak bir ilişkisi olanların sadece %40’ı bir sağlık sorunu yaşamaktadır. Çocukluk yıllarında özel ilgiye ihtiyaç duymamızın başka bir sebebi daha vardır. Bu yıllar daha sonraki davranışların başlangıç noktasıdır. 2 yaşında güvenli bağlanmış bir çocuk anaokulunda arkadaş edinebilir. Hayat görüşü her etkileşimde daha da güçlenir ve iyimserlik geliştirebilir. Sonuçta hayat basamaklarını tırmanırken okulda, üniversitede ve iş yerinde sağlıklı ilişkiler kurabilir. Yüksek derecede güvensiz bağlanmış çocuklar bu fırsatları kaçırabilir. John Bowlby, “anneye iletilemeyen benliğe iletilemez” demiştir. Başka bir ifadeyle güvensiz bağlananlar kendilerini tam olarak anlamayabilir, kim olduklarını ve ne hissettiklerini anlamak için çocukluk çağlarına geri dönüp sorunlarını çözmek zorunda kalabilir.


Kaynakça
  1. Inge Bretherton,“The origins of attachment theory: John Bowlby and Mary Ainsworth”, Developmental Psychology, Vol. 28, Sep. 1992, pp. 759-775. 
  2. Bowlby, J. (1979). The bowlby-ainsworth attachment theory. Behavioral and Brain Sciences, 2(4), 637-638. 
  3. Bowlby, J. (1982). Attachment and loss: retrospect and prospect. American journal of Orthopsychiatry, 52(4), 664. 
Benzer Makaleler
Neden Kereviz Yemeliyiz?
Bir Eklem Görevi Gören Kalça Protezleri
Hipertansiyon (yüksek tansiyon) Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Uykusuzluk Bencilliğe Sebep Olur Mu?
Şeker Hastalarının Yaraları Neden Geç İyileşir?
Seyahat Etmek Beyninizin Bağlantı Kurma Kapasitesini Artırır
Kramp Neden ve Nasıl Oluşur?
Ateşimiz Yükselince Neden Üşürüz?
Kollarımızı Yürürken Neden Sallarız?
Kan Uyuşmazlıkları, Türleri Ve Tedavi Yöntemleri
ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER