Çocukların yetişkinlere göre daha enerjik olduğu herkes tarafından bilinir. 9 ile 15 aylık bebeklerin aylık kullandıkları enerjinin vücutlarına oranı ortalama bir yetişkinden %50 daha fazladır. Bu minik enerji depoları hamile kadınlardan hatta ergenlik çağındaki erkeklerden bile daha hızlı enerji tüketir. Tükettikleri enerjinin çoğu organlarına ve henüz gelişmekte olan beyinlerine gider. Duke Üniversitesi evrim biyoloğu Herman Pontzer bu konuyu şöyle açıklıyor: ”Vücutlarındaki enerjiyi süper hızlı yakıyorlar, sanki başka bir tür gibi davranıyorlar."
Bütün bu hız ve enerji tüketiminin elbette bir de olumsuz yönü var. Çocuklar enerjiyi üretmek için yüksek metabolizmaya ihtiyaç duyarlar, ihtiyaç duydukları bu kaloriyi almazlarsa büyüme bozuklukları ve bağışıklık sistemi zayıflıkları gibi sorunlar oluşur. Ayrıca hücreleri ilaçları yetişkinlerden daha hızlı özümser ve bu sebepten daha sık dozlara ihtiyaç duyarlar.
Bilim insanları, hayatımız boyunca ne kadar enerji yaktığımız hakkında şaşırtıcı derecede az şey biliyorlar. Bunun nedeni, çift etiketli su (doubly labeled water) adı verilen bir metot ile ölçülmesidir. Bu yöntemde bireylerin bir günde ne kadar enerji kullandığını hesaplamak için bir hafta veya daha uzun süre boyunca idrar, kan veya tükürük ile atılan izotopların miktarı ölçülür. Basit görünüyor olabilir ama bu işlem bir hayli maliyetlidir. Yeni çalışmada Pontzer ve meslektaşları, yaşları 0 ile 95 arasında olan 29 ülkeden 6421 kişinin mevcut yüksek kaliteli ve çift etiketli su çalışmalarının sonuçlarını bir araya getiren büyük bir veri tabanı oluşturdu. Ekip, çift etiketli su çalışmalarından toplam günlük enerji oranlarını alarak vücut büyüklüğü ve kütlesi ile organ büyüklüğü oranı ayarlayarak her bir birey için günlük metabolik hızları hesapladı. Araştırmanın sonucu olarak organlardaki yağsız dokunun yağlı dokudan daha fazla enerji kullandığı görüldü. Çocuklarda ise bu doku vücuda oranla yetişkinlerden kat kat daha fazladır. Çalışma aynı zamanda hamile kadınların diğer yetişkinlerden daha yüksek metabolik hızlara sahip olmadığını da buldu. Enerji kullanımları ve kalori tüketimleri vücut büyüklüğüne göre artar. Pontzer, "Hamile kadınların daha fazla kalori yaktığını biliyoruz, ancak bunun sebebi daha hızlı metabolizma değil daha büyük kütleye sahip olmalarından kaynaklanır" demiştir.
Northwestern Üniversitesinden biyolojik antropolog Chris Kuzawa, büyüyen beynin muhtemelen küçük çocuklarda en önemli enerji emici olduğunu söylüyor. 2014 yılında ekibi, küçük çocukların beyinlerinin vücut tarafından kullanılan tüm enerjinin %43'ünü çarpıcı bir şekilde tükettiğini buldu. Polonya'daki Jagiellonian Üniversitesinden biyolojik antropolog Grazyna Jasienska, “Bu, halk sağlığı açısından ilginç” diye ekliyor. Bu verilerin; bebeklerin, hamile kadınların ve yaşlı yetişkinlerin ne kadar kalori tüketmesi gerektiğine ve ayrıca ilaç dozlarına dahil edilmesi gerektiğini söylüyor. Annelerimizin "O tabak bitecek." uyarılarının önemini sanırım şu anda daha iyi kavrıyoruz.
Peki çocukların beslenmesinde ebeveynler nelere dikkat etmelidir? Çocukların vücutlarına gerekli olan şekeri meyve ve türevlerinden, proteini et tavuk ve süt ürünlerinden karşılamaları gerekmektedir. Sağlıklı yağların ise fındık ezmesi ve salatalardan karşılanması daha uygundur. Aşırıya kaçılan abur cuburlar hem hiperaktivite bozukluğuna yol açar hem de çocuğun yemek alışkanlığını değiştirir. Değişen alışkanlıkla büyüme bozuklukları ve bağışıklık sistemi hastalıkları görülme ihtimali daha da artar. Yani çocukların besinlerini doğru kontrol etmek ilerleyen yaşlardaki hastalıklarını önlemede etkili bir yol olacaktır.