Yeryüzünde yaklaşık bir buçuk milyon mantar vardır ve biz
insanlar olarak yalnızca yüz bini hakkında bilgi sahibiyiz. Bildiklerimizin
bazılarını sınıflandırmak oldukça zordur, bazıları ilaç sektöründe
kullanılacak kadar şifalı, bazıları ise ölümcüldür. Aslına bakılırsa mantarlar tam anlamıyla
ölümle doğrudan ilişkilidir.
Mantarlar küresel gıda ağındaki en hayati fonksiyonu gerçekleştirirler. Hemen hemen gezegendeki tüm canlıların ölen kalıntıları üzerinden beslenirler. Bu sayede organik maddeyi, yeni hayatların yeşereceği toprağa geri dönüştürürler. Yani mantarlar ölümle gelişirler ve bu süreçte yaşamın devamlılığına zemin hazırlarlar. Tek hücreli maya mantarlarından, çok hücreli mantarlara kadar tamamı heterotroftur. Ancak; besinlerini yemek yerine, beslenmek ve büyümek için güçlü enzimler salgılayarak çevrelerinden emerler. Eğer zehirli bir mantar yerseniz yaşayacağınız ilk deneyim baş ağrısı ve kusma olacaktır. Aslında zehirli bir mantar yediğinizde yeterli miktarda tüketmediğiniz sürece ölme olasılığınız çok düşüktür. Ancak hızlı bir biçimde öldürücü özelliğe sahip tehlikeli mantarlar da vardır. Köygöçüren mantarı bunlardan biridir. Köygöçüren, ağaçların köklerinde yetişen amanita cinsinden bir mantar türüdür. Bu tür, protein sentezinde etkili RNA polimeraz enzimini bloke eder, böylece hücreler protein üretmeyi bırakır ve ölmeye başlar. Kusma, ishal ve kramplar genellikle mantarı yedikten 6 saat sonra başlar. Tüm bu belirtiler ortadan kalktığında zehirlenen kişi kısa bir süre kendini iyi hisseder; ardından toksinler karaciğer ve böbreklerde yoğunlaşarak onları çalışamaz hale getirirler.
Şirinlerin içinde yaşadığı, Süper Mario‘nun yiyip büyüdüğü kırmızı şapkalı
benekli masalsı mantarı hatırlarsınız. Ülkemizde de görülen Amanita muscaria
isimli bu masalsı mantar türü toksik ve halüsinojen özellikleriyle bilinir.
Böcek ve sinekleri renkli görüntüsüyle kendine çekip zehirlediği için sinek mantarı
olarak kayıtlara geçmiştir. Tüketenlerde; baş dönmesi, hayal görme, işitme kayıpları,
mide bulantısı gibi etkiler görülür. Hatta bir söylentiye göre, Şirinler
hikayesini kaleme alan yazarın bir doğa gezintisi sırasında bu mantardan yediği
ve zehrin etkisiyle sevimli, küçük, mavi yaratıklar gördüğü, böylece Şirinleri yazdığı söylenir.
Maalesef ki doğadaki bir mantarın zehirli olup olmadığını anlamanın kolay bir yolu yok. Zehirli mantarlar belirli bir şekle ve renge sahip değildir. Örneğin; dünyanın birçok yerinde zehirlenmelere yol açmış bizdeki adı Köygöçüren dünyada ise "Ölüm Meleği" olarak bilinen bir mantar türü tıpkı pizzanın üzerinde yediğimiz kültür mantarına benzemektedir. Bu yüzden doğada karşılaştığınız bir mantarın yenilebilir olduğunu anlamak için ya mantar uzmanı olmalısınız ya da çevrenizde deneyimli insanlar olmalıdır. Mantar uzmanları her bir türün ayırt edici özelliklerini bilirler. Örneğin; kesildiğinde maviye dönen mantarlar vardır, bunların bazıları zehirli olsa da bazıları da yenilebilirdir. Çoğu zaman yalnızca tek bir özellik bir mantarın zehirli olup olmadığını anlamak için yeterli değildir. Karanlıkta parlayan, ağaçta kümeler halinde yetişen, devasa büyüklükte, farklı çeşitlerde mantarlar vardır.
Yabani mantarların tehlikelerinden korkarak
ve tamamen uzak durarak çok şey kaçırıyor olabiliriz. Ancak araştırmadan ve
emin olmadan tüketilebilecek kadar güvenli de değildirler. Bir Litvanya atasözünün de
dediği gibi: “Tüm mantarlar yenilebilirdir, ama bazılarını sadece bir kez
yersiniz.”
Garcia, J., Costa, V. M., Carvalho, A., Baptista, P., de Pinho, P. G., de Lourdes Bastos, M., & Carvalho, F. (2015). Amanita phalloides poisoning: Mechanisms of toxicity and treatment. Food and chemical toxicology, 86, 41-55.
Mısırlıoğlu, E. D. (2009). Mantar zehirlenmeleri. TAF Preventive Medicine Bulletin, 8(3), 281-284.
ÇELEBİ, Ö. G. E. MANTAR ZEHİRLENMELERİNE DİKKAT!.