Daha önce hiç gece uyumak için yattığınız yatağınızdan sabah bambaşka bir yerde uyandığınız oldu mu? O zaman uyurgezerlik olarak adlandırdığımız uyku bozukluğuna sahip olabilirsiniz.
Uyurgezerlik Nedir?
Uyurgezerlik, uyku sırasında en derin uyku evresi olan NREM uykusunda meydana gelen bir uyku bozukluğudur. Genellikle uykuya daldıktan 1 ila 2 saat içerisinde gerçekleşir. Kişi uyurgezerlik sırasında oturabilir, etrafta dolaşabilir ve hatta normal günlük aktiviteler yapabilir ve tüm bunları uyurken gerçekleşir. Kişinin gözleri açıktır, ancak aslında derin bir uyku durumundadır.
Uyurgezerlik genellikle NREM uykusunun derin evrelerinde meydana gelir. Bu evreler, özellikle NREM aşamaları 2 ve 3 olarak bilinen derin uyku evreleridir. Uyurgezerlik genellikle bu derin uyku evrelerinden uyanıldığında gerçekleşir. NREM (Non-Rapid Eye Movement) uykusu, uyku sırasında gözlerin hızlıca hareket etmediği ve beyin aktivitesinin yavaşladığı bir uyku evresidir. Genellikle uyku döngüsünün başlangıcında yer alır ve hafif uyku evreleri ile derin uyku evrelerini kapsar. Bu evreler 3 aşama ayrılır: hafif uyku, derin uyku ve derin REM uykusu.
Hafif uyku, uykunun başlangıç evresidir. Gözler yavaş hareket eder, kas aktivitesi azalır ve kişi uyanıklıkla uyku arasında bulunur. Bu aşamada uyuyan kişi kolayca uyandırılabilir. Derin uykuda aslında hala hafif uyku evresi devam eder fakat kalp atışı giderek yavaşlar. Vücut ısısı düşer ve kişi derin uyku evresine girmeye hazırlanır. Beyin dalgaları yavaşlar. Üçüncü aşama yani Derin REM uykusu ise tam olarak derin uykunun yaşandığı aşamadır. Kas aktivitesi neredeyse durur, vücut dinlenir ve hücre yenilenmesi ve onarımı gerçekleşir. Bu aşamada yavaş, yüksek-amplitüdlü beyin dalgaları yani delta dalgaları hakimdir.
Uyurgezerlik Genetik Olabilir Mi?
Çalışmalar, bazı kişilerin uyurgezerliğe ve diğer NREM parasomnilerine (uyku bozukluklarına) genetik olarak yatkın olduğunu göstermektedir. Ebeveynlerden birinde uyurgezerlik geçmişi olan çocukların %47'si, her iki ebeveynde de uyurgezerlik geçmişi varsa çocukların %61'inde uyurgezerlik görülmektedir.
Uyurgezerliği tetikleyen diğer sebepler ise uyku yoksunluğu, sakinleştirici etkisi olan bazı ilaçlar, alkol tüketimi, beyin hasarı, beynin şişmesi, ateş, obstrüktif uyku apnesi (OSA) yani uyku esnasında yaşanan nefes kesilmeleri, huzursuz bacak sendromu (RLS) ve stres olarak sıralanmaktadır.
Uyurgezerlik genellikle çocukluk ve ergenlik döneminde daha sık görülür. Özellikle 3 ila 7 yaş arasında yaygın bir görülme oranına sahiptir. Bu yaş aralığında çocukların merkezi sinir sistemi gelişmekte olduğu için uyurgezerlik sıkça görülebilir. Ancak, bu durum genellikle ergenlik döneminde azalır ve yetişkinlikte daha nadir görülür. Ancak, bazı durumlarda yetişkinlikte de devam edebilir veya ortaya çıkabilir.
Bir Kişinin Uyurgezer Olduğu Nasıl Anlaşılır?
Adı uyurgezer olmasına rağmen uyurgezerlerin bu eylem esnasında yaptıkları tek şey yürümek veya etrafta dolaşmak değildir. Konuşabilir, yemek yiyebilir, eşyaların yerini değiştirebilir, araba sürebilir, tuvalet ihtiyacını karşılayabilir ve günlük hayatta yaptığı birçok şeyi herhangi bir engelle karşılaşmadan yapabilirler. Aynı zamanda bazı anormal hareketlerde de bulunabilirler. Kendilerine ve çevresindekilere fiziksel şiddet uygulamaktan cinayet işlemeye kadar uzanan ağır davranışlarda da bulunabilirler. Uyandıklarında ise çoğu ne yaptığını hatırlamaz lakin nadiren de olsa olan biteni hatırlayan kişiler vardır.
Bir Uyurgezeri Uyandırmak Tehlikeli Midir?
Yazılan masallara, anlatılan hikayelere ve çekilen korku filmlerine göre uyurgezer bir insanı asla uyandırmamalısınız. Ancak nörolog Randall Wright, anlatılanların birer efsane olduğunu söylemekte ve şu sözleri eklemektedir: “Bu hikayelerin neden bu kadar uzun süredir bu şekilde ortalıkta dolaştığını bilmiyorum. Verilmek istenen mesaj iyi niyetli olsa da mantığı biraz yanıltıcı. Mecbur kalmadıkça bir uyurgezeri uyandırmamanız gerektiği doğrudur ama nedenleri biraz daha farklıdır.” İnsanlar arasında yaygın olan düşünceye göre, bir uyurgezeri uyandırdığımız zaman kalbinde ve beyninde kalıcı hasarlar meydana gelebilir. Bu düşüncenin aksine eğer bir uyurgezer uyandırılırsa, aklını kaybetme veya beyninde bir hasar meydana gelmesi gibi tehlikelerle karşı karşıya gelmez. Ancak onları uyandırmak, uyurgezer için istenmeyen sonuçlara yol açacak bir stres tepkisini tetikleyebilir.
Uyandırılmaları, şaşırma tepkisi, korku veya kaygı gibi duygusal tepkilerde rol oynayan amigdaladaki aktiviteyi artırabilir. Uyurgezer kişi irkilirse, savaş ya da kaç tepkisini verecektir. Bir anda koşmaya başlayabilir, düşebilir veya ani hareketler yapabilir. Verdikleri bu tepki kendilerini veya onları uyandıran kişiyi yaralayabilir. Wright'a göre, bir uyurgezeri nazikçe yönlendirmek, yatağına geri döndürmek ve uykusuna devam etmesi için ona yardımcı olmak en iyi yöntemdir.
Uyurgezerler Fiziksel Acıyı Hissedebilir Mi?
Uyurgezerlerin çoğu fiziksel acıyı hissetmez. Araştırmalar, daha önce yaralanma içeren bir uyurgezerlik geçirmiş olan uyurgezerlerin yüzde 79'unun, bu olay sırasında hiçbir ağrı veya acı hissetmediğini, kendilerine zarar vermelerine rağmen uykuda kalmaya devam ettiklerini ortaya koydu.
Psikiyatrist Dr. Regis Lopez ve meslektaşları, PhD Isabelle Jaussent ve Prof. Yves Dauvilliers, yaş ortalaması 30 olan 55'i erkek ve 45'i kadın olmak üzere uyurgezerlik tanısı alan 100 hasta üzerinde bir çalışma gerçekleştirdiler. 47 uyurgezer, en az bir yaralayıcı uyurgezerlik olayı yaşadığını belirtti. Sadece 10 kişi ağrı nedeniyle hemen uyandığını bildirdi; diğer 37 kişi olay sırasında hiçbir acı hissetmediğini, ancak gecenin ilerleyen saatlerinde veya sabah uyandıklarında ağrı ve acı hissettiğini bildirdi.
Örneğin, bir hasta uyurgezerlik sırasında üçüncü kat penceresinden atladıktan sonra ciddi kırıklar yaşadı ancak gecenin ilerleyen saatlerinde uyanana kadar ağrıyı hissetmedi. Başka bir hasta, uyurgezerlik sırasında evinin çatısına çıkıp düştü ve bacağını kırdı, ancak sabaha kadar uyanmadı.
Uyurgezerliğin Tedavisi Var Mı?
Uyurgezerliğin tedavisi, genellikle yaşam tarzı değişiklikleri ve profesyonel yardım kombinasyonunu içerir. Öncelikli olarak, düzenli bir uyku programı oluşturmak, uyku ortamını güvenli hale getirmek ve stresle başa çıkma stratejileri uygulamak önerilir. Şiddetli vakalarda, doktorlar antidepresanlar veya sedatif ilaçlar gibi medikal tedaviler önerebilirler. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), uyurgezerliğe yol açan psikolojik sorunları ele almak için kullanılabilir. Ayrıca, uyku hijyenini iyileştirmek amacıyla çeşitli eğitimler ve stratejiler de uygulanabilir. Ciddi durumlarda, bir nörolog tarafından yapılan değerlendirmeler de gerekebilir. Çoğu çocukta uyurgezerlik ergenlikle beraber geçme eğilimindedir, ancak bazı vakalarda profesyonel destek gerekebilir.
Uyurgezerlik Bazen Zannettiğimizden Daha Şiddetli Gerçekleşebilir!
Uyurgezerlik çoğunlukla insanların uyku halindeyken yürümesi, günlük işlerini yapması, yemek yemesi gibi aktiviteler olarak gözlemlense de bazen bu durum şiddetini artırabilir. İşte bu durumu bazen farklı şiddetlerle yaşayan insanların yaşadıklarına birkaç tane örnek:
"Uyurgezer olduğum bir gece ayağıma bir cam parçası girdi, onu çıkardım, kanayan yaraya kâğıt havlu sardım ve tekrar uykuya daldım. Sabah yatağımda kanlı bir kâğıt havlu buldum ve ne olduğunu net hatırlamıyordum."
"4 yaşımdayken bir gece uyurgezer halde kilere gittim ve biraz kedi maması yedim. Birazcık. Çıtır çıtır bir mamaydı. Tadına bakar bakmaz uyandım."
Bu tür örnekler yaşandığı gibi uyurgezerliği sayesinde hayata farklı şekillerde atılmış insanlarda mevcuttur. Bunun en güzel örneği normalde hemşirelik yapan Lee Hadwin’den gelmektedir. Lee, geceleri mükemmel sanat eserleri üreten uyurgezer bir sanatçıdır. Tabii ertesi sabah uyandığında yaptığı bu çizimleri hatırlamamaktadır. Lee, kendine özgü "gece yeteneği" karşısında şok olduğunu, çünkü gündüzleri sanata hiçbir ilgi veya yetenek göstermediğini iddia etmektedir. Daha sonra Hadwin, uykusunda kalem ve kâğıt kullanarak fantastik sanat eserleri üreten yetenekli bir sanatçı olmuştur.
Geçirilen küçük kazalar ve yaralanmalar, yapılan sanat eserleri hariç bazı ürkütücü vakalar da yaşanmıştır. Uyurgezerliği ile bilinen Kanadalı Kenneth Parks evlidir ve bir de küçük kızı vardır. Parks'ın hayatı pek yolunda gitmemektedir çünkü işsizdir ve birikmiş kumar borçları vardır. Takvimler 23 Mayıs 1987'yi gösterdiği gün, sabaha karşı Parks, uyurgezer bir haldeyken otomobiline binip 23 kilometre yol kat etmiş ve eşinin ailesinin evine gitmiştir. Olay esnasında uyuyan kayınvalidesini öldürmüş, kayınpederini ağır yaralamıştır. Parks, kendine geldiğinde polise gitmiş ve onlara kanlı ellerini göstererek "Galiba birilerini öldürdüm." demiş ve teslim olmuştur.
Her iki elinin avuç içinde derin kesikler bulunan ve olaya dair hiçbir şeyi hatırlamayan Parks'ı bir psikiyatri uzmanı, bir psikolog, bir nörolog ve uyku alanındaki araştırmalarıyla ünlü doktor Roger Broughton'dan oluşan bir ekip savunmuştur. Cinayetten tam bir yıl sonra jüri, Kenneth Parks'ı suçsuz bulmuştur.