Yüzyıllardır var olmasına rağmen dünyada hâlâ insanları en çok öldüren beşinci sebep olan tüberkülozun halk arasındaki adı veremdir. Her ülkede görülebilmekle birlikte gelişmişlik seviyesi düşük olan toplumlarda daha yaygındır. Şu anda dünya nüfusunun önemli bir çoğunluğu Mycobacterium Tuberculosis ile enfekte olmaktadır. Enfekte olanların büyük çoğunluğu ise semptom göstermez ve bulaşma riski taşımaz. Yani tüberküloz enfeksiyonu ile tüberküloz hastalığı farklı kavramlardır.
Bugün değinmek istediğimiz nokta da burası:
M. tuberculosis bulaştığı herkesi aktif tüberküloz hastası yapmaz. Tüberküloz hastasından hava yolu ile bulaşan bakteriyi vücuduna alan kişinin savunma mekanizmaları burada anahtar rol oynar. Eğer savunma mekanizmaları enfeksiyonu sınırlandırabilirse tüberküloz yalnızca enfeksiyon olarak kalır. Bu duruma Latent (gizli, belirti göstermeyen) tüberküloz enfeksiyonu denir.
Gizli tüberküloz enfeksiyonlu kişide herhangi bir hastalık bulgusu yoktur. Kendisini gayet sağlıklı hisseder. Çekilen akciğer grafileri normaldir. Sadece tüberküloz tanısında kullanılan cilt testi pozitifleşir.
Latent Enfeksiyon, bazen maruziyetten on yıllar sonra aktif tüberküloz hastalığına dönüşebilir. Kişi, bakterileri vücudunda taşımasına rağmen durumdan haberdar olmadan yıllarca yaşayabilir ve bu kişiler tüberküloz hastası olmak için risk altındadır. Bakteriler vücudun savunma sistemini zayıflatacak herhangi bir durumu âdeta tetikte beklerler. Bilim insanları da bugün, verem hastalığının görülme sıklığını düşürmek ve ilerde aktif hasta olabilecek kişileri tahmin etmek için gizli enfeksiyon taşıyan kişilere yönelik tarama programlarını geliştirmeye çalışıyorlar.
Şimdi deülkemizde de bir dönem büyük salgınlarla gündemde kalan, mendile kan öksüren Yeşilçam oyuncularını izlerken o dönemleri anımsadığımız tüberküloz hastalığına bir göz atalım.
Bu hastalık, kişinin savunma mekanizmalarının bakteriyle ilk karşılaşma anında yetersiz kalması ya da vücutta latent olarak kalan enfeksiyonu sınırlandıramadığı durumlarda oluşur. %97- 99 oranında Mycobacterium tuberculosis bakterileri tarafından oluşturulur ve kanlı öksürük, kilo kaybı, ateş gibi ağır klinik bulgularla seyreder. Hastalık akciğerlerle birlikte kemikler, böbrekler, lenf bezleri, beyin zarları gibi vücudun hemen hemen bütün organlarında bozulmalara yol açar.
Bakterilerin vücudun savunma sistemini zayıflatacak bir durumu âdeta tetikte beklediklerine değinmiştik. Enfeksiyonun hastalığa dönüşmesinde kişinin bağışıklık baskılayıcı ilaçlar kullanıyor olması, AIDS, diyabet, lösemi olması ya da sigara - alkol kullanıyor olması gibi bazı risk faktörleri söz konusudur. Bu riskler kendi aralarında sınıflandırılmakta, riskin hastalığa dönüşme açısından hangi grupta olduğu (düşük-orta-yüksek) ve hastanın yaşı göz önüne alınarak gizli enfeksiyonlu kişiye tedavi uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmektedir. Tedavide bakterilerin hücre duvar sentezlerini durdurarak çoğalmalarını engelleme ilkesini benimseyen ilaçlar kullanılıyor. Buradaki amaç, enfeksiyonun hastalığa dönüşmeden önüne geçilmesidir.