Bir yolculukta etrafınızda sapsarı çiçeklerle bezenmiş tarlaları görmüş olabilirsiniz. Bu tarlaların alışılmış yeşil ya da kuru toprak yerine parlak sarıyla kaplı görülmesine yol açan bitkiyi hiç merak ettiniz mi? Adını günlük hayatta çok da sık duymadığımız bu bitki kanoladır. Ferahlık veren sarı rengiyle kanola, insanı içine çektiği gibi arıların da çokça dikkatini çekmektedir. Kanola ile arılar arasındaki ilişki, bitkinin arı yetiştiriciliğinde de kullanılmasını sağlıyor. Enerjik sarı renginin verdiği çekiciliğin yanında bu bitkinin tohumları da yağ açısından oldukça zengindir.
Islah çalışmaları İkinci Dünya Savaşı sırasında Kanada’da başlayan ve Kanada'nın yağı anlamına gelen kanola, 2020-2021 kayıtlarına göre dünyada yağ üretiminde soya fasulyesinden sonra ikinci sıradadır. Belirgin değerlerle ifade etmek gerekirse, tohumun %40’ı insan sağlığı açısından faydalı yağlardan oluşmaktadır. Bu değer günlük hayatta kullandığımız fındık yağı (%42-64) kadar yüksek olmasa da, yemeklerde sıklıkla kullandığımız ayçiçek (%35-42) ve zeytinyağı (%20-30) için belirlenen değerlerle yarışabilecek kadar yüksektir.
Kanolayı, halk arasında bilinen ismiyle kolzayı, çiftçiler için dikkat çeken bir bitki yapan başka sebepler de var. Bu bitkinin tohum yağ eldesinden sonra yan ürün olarak elde edilen 'küspe' %40 seviyesinde protein içerdiğinden dolayı balık, kümes hayvanları ve inekler için yem olarak kullanılmakta hatta ineklerin süt üretimini arttırdığı bilinmektedir. Kolzanın gelişim evreleri buğday, soya fasulyesi ve mısır tarlalarında hasat yapıldıktan sonra yetiştirilebilmesini de uygundur.
Bir ürünün hasat edilmesinden sonra farklı bir ürünün yetiştirilmesi "ekim nöbeti" olarak adlandırılır ve bu teknik ile tarlaların boş kalması yerine hem yeni ürün yetiştirilmesini hem de toprağın içeriğinin, çeşitliliğinin ve veriminin artması sağlanır. Toprağın boş kalmaması erozyonu önlemek ve çeşitliliği kontrol etmek açısından önemlidir. Ayrıca kanolanın tuza ve kuraklığa dayanıklı bir bitki olması, hem toprağın onarımı hem de kurak topraklarda yanlış su kullanımını engellemesi açısından ekimi önemli bir yer tutmaktadır.
Benzer şekilde, özellikle Marmara Bölgesi’ndeki ayçiçek yağı üretim fabrikalarının ayçiçek işlenmesinden sonra açık kalan kapasiteleri kolza ile doldurulmaktadır. Yetiştirilme sürecinin ve fizyolojisinin ortaya koyduğu avantajlarıyla kanola, yağ tüketiminde gün geçtikçe ön plana çıkmaktadır. Mevcut çevresel sorunlar göz ününe alındığında, olabildiğince az su ve az besin maddesiyle yetiştirilebilen bitkisel yağların kullanımı daha sürdürülebilir bir tüketim döngüsü yaratacaktır. Bir sonraki yolculuğunuzda belki bu sarılığa başka bir gözle bakabilirsiniz.
https://www.tarlasera.com/galeri-62-tarlalarin-sari-ortusu-kanola
https://www.canolacouncil.org/about-canola/sustainability/bees/
Sharafi, Y., Majidi, M. M., Goli, S. A. H., & Rashidi, F. 2015. "Oil content and fatty acids composition in Brassica Species." International Journal of Food Properties, 18(10), 2145–2154.
https://www.saskcanola.com/about/story.php
https://canolagrowers.com/on-the-farm/what-is-canola/
Gacek, K., Bayer, P. E., Bartkowiak-Broda, I., Szala, L., Bocianowski, J., Edwards, D., &
Batley, J. 2017. "Genome-wide association study of genetic control of seed fatty acid biosynthesis in Brassica napus." Frontiers in Plant Science, 7(January), 1–13.
https://www.youtube.com/watch?v=i8gLRdfFv-E
https://www.britannica.com/topic/olive-oil
SÜZER, S., “Kanola Tarımı” T.C. Tarım Ve Orman Bakanlığı Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü.