Konya Bilim Merkezi BilimUp
 / 

Parkinson Yasası Nedir?

Dilara Güven
3 dk
1181

Zaman yönetimini doğru uyguladığınızı düşünüyor musunuz? Yoksa yapmanız gereken ödevler, işler, her şey son dakikaya mı kalıyor? Üstüne üstlük, son dakikaya kalan işler sebebiyle stres yaşıyor musunuz? Gelin, bu durumu Parkinson Yasası ile birlikte inceleyelim.

Parkinson Yasası Nedir?

Parkinson Yasası, İngiliz tarihçi ve yazar Cyril Parkinson tarafından kaleme alınan ve 1955 yılında The Economist Dergisi’nde yayınlanan makalede ele alınmıştır. 1914 ile 1928 yılları arasında ülkedeki donanma gemilerinin ve personel sayılarının azalması, aynı zamanda ülkedeki bürokrat sayısının artması Parkinson’un bir hayli ilgisini çekmekteydi. Daha az insan ve daha az iş bulunmakta, ancak yönetim genişlemekteydi. Parkinson da tüm bu yaşananları İngiliz Kamu Hizmeti’nin bürokratikleştirilmesini hedef alacak şekilde mizahi bir dille kaleme almıştır. Makalede, gün içindeki tek görevi bir kartpostal göndermek olan kadının bir günü anlatılmaktaydı. Makaledeki kadın, bir gününün belli bir süresini; kartını bulmakla, yarım saatini gözlüğünü aramakla, bir buçuk saatini kartı yazmakla, yirmi dakikasını da posta kutusuna giderken yanına şemsiye alıp almamaya karar vermekle harcamaktaydı. Kısacası, kadının bir kartpostalı göndermesi tam olarak bir gününe eş değerdi. Parkinson Yasası da bu durumu tartışmaktaydı, yani makaledeki kadında olduğu gibi, bir göreve ne kadar çok zaman ayrılırsa görevi tamamlamak için o derece çok iş yapılacaktır. Makale yayınlandıktan sonra Parkinson Yasası insanlar tarafından ilgi görmeyi başarmış ve Cyril Parkinson’un daha birçok makale ve kitap yazmasına olanak sağlamıştır.


Parkinson Yasası’na Dair Yapılan Çalışmalar

1960 yılında Teksas Üniversitesi’nde psikolog Elliot Aronson ve araştırmacı David Landy, Parkinson Yasası ile ilgili bir çalışma gerçekleştirmiştir. Çalışmada; bir görevi tamamlamaları için deneklere "kazara" fazladan zaman vererek, görevin tamamlanmasının daha uzun sürdüğünü tespit etmişlerdir. Aynı zamanda, bu etkinin ileride aynı işi yaparken de devam ettiğini gözlemlemişlerdir. Yani, bir iş ilk kez yapılırken ek zaman tanınmışsa, aynı iş tekrarlanırken ek süre tanımlanmamış olsa dahi, o iş verilen süreden daha geç bitebilmektedir.

Parkinson Yasası ile ilgili yapılan bir diğer çalışma ise, 1999 yılında Kansas Eyalet Üniversitesi’nde psikoloji alanında çalışma yürüten Laura Brannon ile Wright Eyalet Üniversitesi’nde hekim olan Paul Hershberger tarafından gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, deneklerden dört fotoğraf seti değerlendirmeleri istenmiştir. Sonrasında deneklere dördüncü setin iptal edildiği söylenmiş ve bunun sonucunda denekler, görevi daha çabuk bitirmek yerine üçüncü sette "oynamak" için daha fazla zaman harcamışlardır. Parkinson Yasası günümüzde akademisyenler tarafından, iş ortamlarındaki davranışlarla ilgili çalışan çeşitli disiplinlerde geniş çapta öğretilmektedir. Davranış ve yönetim metinlerinde “yasa”nın geçerliliği kabul edilmekte ve yasa açıklayıcı olması açısından önemli bir rol oynamaktadır.

Ertelemeler Üzerine

Parkinson Yasası ile ilgili bir diğer nokta da ertelemedir. Bir şeyi yapmak için belirli bir süreye sahip olunduğunu bilmek genellikle işin son dakikaya kadar bırakılmasına neden olmaktadır. Bu durumda belirlenen sürenin dışına çıkılarak, süre aşılmaktadır. Zaman çizelgelerini haftalar yerine günlere bölerek oluşturmak süre yönetimini doğru yönetmede yardımcı olacaktır. Parkinson Yasası’nın neden olduklarını azaltmak için bir işe başlamadan önce o işi ne kadar sürede tamamlayacağımızı belirlemeliyiz. İşleri son zamana bırakmak ve o ana kadar işin stresini yaşamak yerine, işe harcayacağımız net zaman dilimini belirleyip uygunca çalışmak hem zaman tasarrufu sağlayacak hem de bir işi daha bitirmenin vermiş olduğu hazzı yaşamamıza neden olacaktır.

Kaynakça

Shantz JA. Battling Parkinson's Law. CMAJ. 2008 Oct 21;179(9):968. doi: 10.1503/cmaj.081266. PMID: 18936463; PMCID: PMC2565709

https://www.researchgate.net/publication/11189704_Timeless_demonstrations_of_Parkinson's_first_law

https://doi.org/10.1016/j.physa.2009.06.012


Benzer Makaleler
Herkesten Üstün Olduğunu Zannetmek: Narsizm
Görgülü Kuşlar Neden Gördüğünü İşler?
“Öpeyim De Geçsin!” Sözü Bilimsel Bir Gerçekliğe Sahip Olabilir Mi?
“Her Şey Senin Kafanın İçinde!”: Dijital İletişimde Şiddet
Öfke Duygusu Hedefinize Ulaşmanızı Kolaylaştırır Mı?
Şarkılar Neden Aklımızda Bozuk Plak Gibi Çalıp Durur?
Nostalji Sevmeye Programlı Olabilir Misiniz?
Düzeni Sağlamak; Kırık Camlar Teorisi
Cahil Cesareti: Dunning-Kruger Sendromu
Concorde Yanılgısı: Yanlış Yoldayım Ama Yol Nasıl Güzel
ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER