Hepimizin bildiği gibi, kedigiller sudan ve ıslanmaktan pek hoşlanmazlar. Korktukları için değil olabildiğince sudan uzak durmayı istedikleri için. Zira tüylerinin ıslanması onlara rahatsızlık verirken, bıyıklarının ıslanması duyusal algılarını sınırlandırmakta ve kafalarını karıştırmaktadır. Dolayısıyla doğadaki vahşi kedigillerden, evcil kedilere kadar birçok kedi türü sudan nefret eder ve uzak durmayı tercih eder.
John Bradshaw'a göre kediler sadece ıslanıp keçeleşen kürkten nefret etmez. Islanmanın fiziksel rahatsızlığını yaşarlar; yağlı bir kürk kolayca ıslanmaz, bu da onların kuru ve sıcak bir durumda kalmalarını sağlar. Kediler ayrıca çevik hissetmeye alışkındır ve suda hareketleri yavaşlar.
Sadece ıslanmak da değil, suyun görünümü de onlarda başka anlamlar uyandırır. Suyun hareketi, sudan çıkan ışık, potansiyel bir av işareti olarak beyinlerine fiziksel sinyal gönderir. Islak olduğu için değil; hareket ettiği ve ilginç sesler çıkardığı için, hareket eden her şey onlar için potansiyel bir yemektir.
Bunlarla birlikte, tüm kedi türleri sudan kaçmaz. Örneğin; Van Gölü kıyısında yaşayan yavru kediler dalmaya meyillidirler ve anneleri onları suya girmeleri için dürterler.