Çok karmaşık konularının tartışıldığı, uzun süren bir dersten veya konferanstan çıktığınızı düşünün. Biri, size ne anlatıldığını sorduğunda verdiğiniz cevaplar iki dakikadan uzun sürer mi? Ya da anlatılandan geriye ne kalmıştır? Yüksek olasılıkla konunun özünü hatırlayıp birkaç cümle ile öğrendiklerimizi ifade ederiz. İşte, konunun sadece öz kısımlarını hatırlayıp kalan ayrıntıları hatırlayamıyor oluşumuz “motamot etkisi” olarak tanımlanır.
Motamot Etkisi
Motamot etkisi, duyulan veya görülen bilginin tamamı yerine, özünün veya özetinin daha iyi hatırlanmasını sağlayan psikolojik bir önyargı olarak tanımlanmaktadır. Bu etki, bir konu nasıl anlatılırsa anlatılsın, iletişimin ayrıntılarının unutulup sadece genel temanın hatırlanması gerçeği ile ilgilidir.
Motamot etkisini inceleyen araştırmacılar, hafızayı genellikle “öz hafıza” ve “motamot hafıza” olarak ikiye ayırmaktadır. Öz hafıza, bilginin sadece öz, ana mesajına odaklanırken; motamot hafıza, bilginin yüzeysel kısımlarına odaklanıp yüzeysel kısımları kaydetmektedir. Bu iki hafıza türü duyulan veya görülen her bilginin farklı yerine odaklanmaktadır. Yapılan çalışmalar öz hafıza ve motamot hafızanın kullanım düzeylerinin yaşa bağlı olarak da değiştiğini göstermektedir. Örneğin, 25 yaşındaki bir gencin motamot hafızası daha baskınken, yaş ilerledikçe motamot hafızanın kullanımının azalıp öz hafızanın baskın hale geldiği görülmüştür.
Motamot Etkisi Örnekleri
Yolda yürürken arkadaşınızla karşılaştığınızı düşünün. Bu kişi size: “Akşam evime çocukluk arkadaşlarım gelecek. Onlar için bütün marketleri tek tek gezip en taze olan portakallardan, elmalardan ve muzlardan aldım.” demiş olsun. Arkadaşınızdan ayrıldığınızda aklınızda muhtemelen kalan, arkadaşınıza misafir geleceği ve onlar için meyve aldığı olacaktır. Ayrıca yapılan bir çalışmada, insanlara aşağıda sol taraftaki grafik gösterilir ve ne hatırladıkları sorulduğunda insanlar sağdaki grafiği tarif ederler. Bütün ayrıntılar ve detaylar hafızadan hızla silinmiş, sadece genel bir yükseliş eğimi akılda kalmıştır. İşte tam olarak bu etkiye “motamot etkisi” denmektedir.
Motamot Etkisi Kişiden Kişiye Veya Durumdan Duruma Değişebilir
Elbette ki her insanın yetenekleri, bilgi seviyesi ve ilgi alanları birbirinden farklıdır. Bu farklılıklar, insanların hangi bilgiyi öz bilgi kabul ettiğine göre de değişebilir. Örneğin; tarihi bir yapı sanat tarihçisine ve bir mimara anlatıldığında, mimar, yapının dengesinin nasıl sağlandığını önemseyebilirken; sanat tarihçisi, yapının hangi yıllarda yapıldığını ve o dönemin sanatını önemseyebilmektedir. İki kişi de motamot etkisi ile sadece bilginin özünü kodlamıştır. Konunun nasıl anlatıldığı ve anlatan kişinin iletişim dili ise bir zaman sonra unutulacak bilgiler arasındadır.
Motamot Etkisi Kişisel Yarar İçin Kullanabilir Mi?
Motamot etkisi, kişisel yarar için kullanılabilmektedir. Motamot etkisinin varlığını ve dolayısıyla bilginin öz kısmının kaydedilip geri kalan ayrıntıların kısa bir sürede unutulacağını bilmek, kişinin bilgiye karşı bakış açısını değiştirebilir. Bu etki, bilgiyi kelimesi kelimesine ezberlemektense öğrenmek için de kullanılabilmektedir. Yapılan çalışmalar, bilginin özünü öğrenmenin, kelimesi kelimesine öğrenmekten daha kolay olduğunu göstermektedir. Motamot etkisinin varlığını bilmek, ezberci stratejinin yerine anlamaya dayalı öğrenmeyi tercih etmeyi sağlayabilmektedir.
Bunun yanı sıra, daha etkili öğretmek için de kullanabilmektedir. Bu etki aracılığıyla, insanların hafızalarını ve düşüncelerini etkilemek mümkündür. Örneğin, bir sunum hazırladığınızı düşünün. Konuya en hakim ve konunun özünü en iyi bilen kişi sizsiniz. Bu sebeple, gereksiz olduğunu ve insanların akıllarında yüksek ihtimalle yer etmeyeceğini düşündüğünüz ayrıntıları sunumdan çıkarabilirsiniz. Bu şekilde, insanların odağını dağıtmadan en verimli şekilde sunumu yapabilirsiniz.
Tabii ki motamot etkisinin her insanda farklı olduğunu bilmekte fayda vardır. Kimi insan daha fazla bilgiyi akıllarına kaydederken, kimisi çok yüzeysel kaydedebilir. Her ne olursa olsun motamot etkisini bilmek, bilgiyi öğrenme ve öğrenilen bilgiyi sunma şeklimizi değiştirerek beynin daha az yorulmasını sağlayabilir.