Bir dönem ekranları kasıp kavurmuş olan “Çocuklar Duymasın” dizisinin ikonik karakterlerinden “Çaycı Hüseyin” bugün bile pek çoğumuzun hatırındadır. Hala kulaklarımızda çınlayan “Çaylaaaarrrr!” repliği ile öne çıkan bu karakter, standartların altındaki boyuna rağmen sert bir görünüşe ve saldırgan bir kişiliğe sahiptir. Her ne kadar Çaycı Hüseyin kurgusal bir karakter olsa da tarihte onunla aynı özelliklere sahip ve ondan çok daha meşhur bir insan bulunuyor: Napolyon Bonapart. Literatüre tüm dünyanın tanıdığı bu hükümdarın adıyla geçen “Napolyon Kompleksi” kavramı ise kısa boylu insanların daha sert ve otoriter olduklarına dair yaygın bir inanışı açıklamak için kullanılmakta.
Napolyon Bonapart 1805-1814 yılları arasında hüküm sürmüş Fransa imparatorudur. Fransız İhtilali ve Napolyon Savaşları sırasında Fransa’ya önderlik etmiş ve Avrupa’yı etkilemiş bu önemli hükümdar, siyasal ve askeri başarıları kadar boyuna olan takıntısı ile de bilinmektedir. Napolyon döneminde Fransız erkeklerin boy ortalamasının 164 cm olduğu çeşitli kaynaklarda rapor edilmiştir. Yapılan son otopsi sonucu ve bazı Fransız kaynakları ise Napolyon’un boyunun 169 cm ile dönemin ortalamasının üzerinde olduğunu göstermektedir. Ancak 19. yüzyıldaki ortalama bir Fransız erkeğinden daha uzun olmasına rağmen Napolyon boyunu kompleks haline getirmiştir. Öyle ki özellikle at üzerinde poz vermesi, boyunun kısalığını kamufle etmek için kullandığı bir taktik olarak düşünülmektedir.
Kaynaklara geçmiş bir hikâyeye göre ordu komutanlarından birisi Napolyon’a “Majesteleri, sizden çok daha uzun olmaktan rahatsızlık duyuyorum.” demiştir. Napolyon ise “Sen daha uzun olabilirsin, ancak ben daha yüceyim.” şeklinde bir karşılık vermiştir. Hikâyenin başka rivayetlerinden birinde Napolyon’un, “Boyum kısa olabilir ancak bu konuda benimle dalga geçecek olursan açığı kapatmak için kafanı keserim.” şeklinde cevap verdiği de aktarılmıştır. Her iki aktarımda da Napolyon’un boyuna ilişkin dezavantajlı durumunu otoritesi ile telafi ettiği vurgulanmaktadır. Nitekim hayatı boyunca boyunun kısa olduğundan rahatsız olan bu adam Avrupa ülkelerini kasıp kavuran bir “dev” olmuştur.
Günümüze değin çeşitli kaynaklarca aktarılan bu hikâye yalnızca Napolyon’a ilişkin tarihe düşülmüş bir not olarak kalmamıştır. Aynı zamanda psikoloji alanının öncü bilim insanlarından Alfred Adler’e de ilham vermiştir. “Bireysel Psikoloji” yaklaşımının öncüsü olan Avusturyalı psikiyatrist Adler’e göre her birey hayata güçsüz ve çaresiz bir çocuk olarak aşağılık duygusuyla başlar ve bu duyguyla başa çıkmak için yaşamı boyunca bir güç ve üstünlük çabası sergiler. Sahip olduğumuz fiziksel özellikler de bu aşağılık duygularına sebep olabilmektedir ve bireyler farklı davranışsal tepkiler geliştirerek bu duygularla başa çıkmaya çalışabilmektedir. İşte ilk defa Adler tarafından kullanılan Napolyon Kompleksi kavramı bu temele dayandırılmaktadır. Bu kavrama göre, bir insan boyunun kısa olmasından kaynaklanan aşağılık duygusunu telafi etmek için saldırgan ve otoriter davranışlar sergileyebilmektedir.
Napolyon Kompleksi’ne sahip bireyler üzerinde yapılan araştırmalarda bu insanların boylarına ilişkin dezavantajı telafi etmek adına saldırgan davranışlar gösterdikleri ve risk alma eğilimlerinin de yüksek olduğu ortaya koyulmuştur. Napolyon Kompleksi genelde erkeklerde görülmektedir ve kısa boylu olan erkekler kendilerini uzun boylu erkekler ile rekabet içerisinde hissetmekte, bu rekabetle bağlantılı olarak doğrudan ya da dolaylı, fiziksel ya da psikolojik saldırgan davranışlar sergilemektedirler. Ruh sağlığı alanındaki uzmanlar Napolyon kompleksinin yalnızca bireyin boyunun kısa olmasından kaynaklanmadığını, insanların iş ve eğitim hayatlarındaki başarı eksikliği ya da sahip olamadıkları ün veya yükseliş gibi farklı ihtiyaçlara dayandığını da belirtmektedirler. Yani bireylerin yalnızca fiziksel özellikleri değil, sosyal ve psikolojik ihtiyaçları da Napolyon kompleksini tetikleyebilmektedir. Dolayısıyla genelde kısa boylu insanlarda görüldüğü belirtmekle birlikte uzun boylu insanlarda da Napolyon Kompleksi’nin gelişebildiği ifade edilmektedir.
Yapılan araştırmalar bu komplekse sahip olan insanların liderlik etmek arzusunu fazlasıyla taşıdıklarını ortaya koymaktadır. Bu insanlar bir topluluğu yönetmek için güçlü istekler duymakta, baskın kişilikler olmakta ve otoriter davranışlar sergilemektedirler. Bireyin herhangi bir durum karşısında geliştirdiği aşağılık duygusunu giderme ihtiyacı sonucu ortaya çıkan bu durum aynı zamanda bir savunma mekanizması olarak da görülmektedir.
Çoğunlukla erkeklerde görülse de Kraliçe Victoria, Eva Longoria ve Edith Piaf gibi meşhur kadınlarda da Napolyon kompleksi görülmüştür. Bu noktada kadın ya da erkek, kısa ya da uzun fark etmeksizin aşağılık duygularıyla sağlıklı baş etme yöntemleri geliştirme konusunda sorun yaşayan her insanda Napolyon kompleksinin görülebileceği söylenebilir. Kim bilir belki de bu yüzden Çaycı Hüseyin karakteri bir yönüyle bize tanıdık gelmiş, içimizdeki bazı tatmin olmamış duyguların yansıması olduğu için bu karakteri içimizden biri olarak görmüşüzdür.