Hanta virüsü hastalığı bir çeşit RNA virüsünün neden olduğu ve genellikle kemirgen hayvanlardan bulaşan bir hastalıktır. Peki bu virüs hayvanlardan insanlara nasıl bulaşır, belirtileri nelerdir ve nasıl korunabiliriz?
Hanta virüsü, genellikle kemirgen hayvanlardan bulaşan ve insanlara bulaştığında ciddi sorunlara yol açabilen nadir bir bulaşıcı hastalıktır. Hantavirüs, Bunyaviridae ailesinden bir RNA virüsüdür. Virüs, canlı hücrelerde yaşayabilen, yaşadığı canlıyı hasta eden basit bir mikroorganizmadır. Hanta virüsü, ilk kez 1950’de Kore Savaşı’nda bir askerde görülmüştür. Hantaan Nehri yakınlarında olduğundan dolayı da o ismi almıştır.
Genellikle fare, sıçan gibi kemirgenler türlerde yaygın olan bir virüstür. Virüsü vücudunda taşıyan kemirgen hayvanlarla temas halinde olan veya soluyan insanlara bulaşır. Kemirgenler virüsü taşır ama hasta olmazlar. 1-12 ay arasında bu virüsü taşırlar. Virüs, kemirgenlerin idrarı, tükürüğü, dışkısı yoluyla yayılır. Bunlarla temasta olan insanlara da bu yolla geçer. Hanta virüsü, insanlarda çeşitli ciddi hastalıklara sebep olabilir. Grip benzeri belirtilerle başlayıp, hızla ciddi bir hastalık haline dönüşebilir.
Her bölgenin kendine özgü yaygın olan hanta virüsü türü vardır. Hanta virüsü (Orthohantavirus) ilk olarak 1993'te bir şiddetli solunum yolu hastalığı salgını sonucu Amerika Birleşik Devletleri’nde keşfedilmiştir. Hastalığa yakalanan bir kişinin evinin yakındalında bulunan geyik faresi ( Peromyscus maniculatus ) tarafından bulaşan bir türü olduğu tespit edilmiştir. Daha sonraki yapılan araştırmalarla birçok alt türü olduğu bulunmuştur. Her bir türü kemirgenin yaşadığı yere, türüne, virüsün genetik materyaline göre değişmektedir. Bu değişimler de hastalığın değişimine yol açmaktadır. Türkiye’de ise en yaygın türü Puumala virüsüdür ve hemorajik ateş sendromuna (HFRS) neden olur. Hemorajik ateş sendromu genellikle hafiftir ancak bazı insanlarda böbrek yetmezliğine yol açabilir. Hanta virüsü vakalarının büyük bir çoğunluğu Kuzey ve Güney Amerika’da görülmektedir.
Yapılan araştırmalar, hanta virüsünün insandan insana temasla geçmediğini göstermektedir. İnek, koyun gibi çiftlik hayvanları veya kedi, köpek gibi evcil hayvanlar tarafından da hanta virüsü taşınamaz. Ancak hanta virüsünü taşıyan kemirgenlerle temas ederlerse onlar da hasta olabilir. Şu zamana kadar hasta olan çiftlik hayvanları veya evcil hayvanlardan insanlara taşıma durumu gözlemlenmemiştir.
Hanta virüsü enfeksiyonu iki aşamadan oluşur. İlk aşamada ateş, baş ağrısı, kas ağrıları, kusma, ishal gibi durumlar olabilir. İkinci aşamada ise solunum güçlüğü, öksürük, akciğer ödemi gibi ciddi durumlar ortaya çıkabiliyor.
Hastalığın ortaya çıkışının 4–10. günleri arasında hanta virüsü pulmoner (akciğer) sendromu (HPS) gelişebilir. Yani enfeksiyonun ilk günlerinde ateş, kas ağrısı, öksürük gibi genel bulguların yanında akciğer ödemi, akut yetmezliği gibi akciğer sendromları olabilir. Akciğerin histolojik incelenmesi yapılır. Virüs akciğere ulaştığında, kılcal damarı istila eder. Akciğerler istila sonucunda sıvıyla dolar ve bu da akciğerde ciddi fonksiyon bozukluğuna sebep olur. Buna bağlı olarak akciğer ödemi oluşur ve artan öksürük, nefes darlığı gibi durumlar görülebilir. Hastalık ilerledikçe akciğer dokularının zarar görmesine ve akciğerde sıvı birikmesine sebep olabilir. Bunlara ek olarak, düşük kan basıncı, düzensiz kalp atışı oluşabilir.
Hanta virüsü pulmoner (akciğer) sendromu (HPS) gibi hemorajik ateşli renal (böbrek) sendromu (HFRS) da gelişebilir. Bu hastalarda da 1-2 hafta içerisinde aniden yüksek ateş ortaya çıkabilir. Bulantı, kusma, halsizlik gibi durumlara ek olarak oligüri (idrarda azalma) ve böbrek yetmezliği de ortaya çıkabilir.
Malesef şu an hanta virüsü enfeksiyonlarına karşı kullanılan direkt uygun bir ilaç tedavi yöntemi yoktur. Kullanılan tedavi belirtilerin control edilmesini sağlayan destek tedavilerdir. Bu yüzden de hanta virüsüne karşı en iyi seçenek olabildiğince koruma sağlamaktır. Hanta virüsünden korunmak için şunlar yapılabilir:
Hanta virüsü hastalıkları özellikle Avrupa’nın birçok bölgesinde yetersiz teşhis edilmektedir. Avrupa başta olmak üzere dünya çapında genel olarak yönlendirilmeye ihtiyaç vardır. Ek olarak kesin bir tedavi yöntemi için çalışmalara öncülük edilmesi önemli yere sahiptir.