Konya Bilim Merkezi BilimUp

Karanlık Bilim: Biyolojik Silahlar Nasıl Ortaya Çıktı?

Esra Nur ELMAS
11 dk
1680

Tarih boyunca savaşlarda veya ayaklanmalarda kaos yaratmak, halkı paniğe sürüklemek için biyolojik kökenli silahların yaygın olarak kullanıldığını biliyor muydunuz?

Bu yazıda, biyolojik savaşın tarihine ve bazı mikroorganizmaların nasıl bir biyolojik savaş aracı olarak kullanıldığına odaklanacağız.


Biyolojik Savaşın Tarihçesi

Biyolojik savaş, zehirli maddeler kullanılarak insan, hayvan ve bitkilerde ölüm veya hastalık meydana getirme amacı güden bir savaş yöntemi olarak tanımlanır. Biyolojik silahlar ise bu savaş yöntemini gerçekleştirmek için kullanılan bakteri, virüs vb. gibi bulaşıcı ajanlardır (organizmalardır).

Biyolojik silah kullanımının rapor edilen ilk örneklerinden biri M.Ö. 600 yılına kadar uzanmaktadır. Biyolojik silahların savaşta kullanılmasına yönelik ilk girişimler savaş sırasında düşman ordularının kaynaklarını kirletmek için insan ve hayvan leşlerinin kullanılması gibi yöntemleri içerir. MS 1155 yılında Kral Barborosa tarafından İtalya Tortona’daki su kaynakları insan cesetleriyle kirletilmiştir. 1346 yılında Kaffa şehrini kuşatan Tatar kuvvetleri, veba salgınını başlatmak için veba ile enfekte olmuş insanları mancınıkla şehrin duvarlarına fırlatarak biyolojik savaşa girişmişlerdir. Bu, bir veba salgınına, ardından savunma ordusunun geri çekilmesine ve Kaffa'nın Tatarlar tarafından fethedilmesine yol açmıştır. Takip eden yıllarda veba gemilerdeki fareler aracılığı ile Avrupa kıtasına taşınmış ve 1348-52 yılları arasında 25-30 milyon insanın ölümüne neden olmuştur. 1495'te İtalya'nın Napoli kentinde İspanyollar, Fransız düşmanlarına satmak için şarabı cüzzam hastalarının kanıyla karıştırmışlardır. 1710'da 1346 tarihindeki olaylara benzer şekilde, Rus birlikleri veba kurbanlarının cesetlerini İsveç şehirlerine fırlatmışlardır.


18.yy’a gelindiğinde ise vebadan sonra en çok çiçek hastalığının yayıldığı bilinmektedir. 1754 ile 1767 arasındaki Fransız ve Kızılderili Savaşı sırasında, İngilizlere düşman olan Kızılderili kabilelerinin nüfusunu azaltmak için İngilizler daha önce çiçek hastalarının kullandığı battaniyeleri Kızılderililere vermiş ve Kızılderililer arasında bir çiçek salgını başlamıştır. Bu fikri veren İngiliz General Jeffrey Armhersf 'in de çiçek hastalığından öldüğü söylenmektedir.

1797'de Napolyon, sıtmanın yayılmasını artırmak için İtalya'daki Mantua çevresindeki ovaları sular altında bırakmıştır. 1863’te ise Amerikan İç Savaşı sırasında çiçek ve sarı humma virüsü içeren kıyafetler dağıtılmıştır.

20.yy’da Biyolojik Silahlar Nasıl Kullanılmıştır?

20. yy' a gelindiğinde, biyolojik silahların etkinliği daha iyi anlaşılmış ve gerek gelişmiş, gerekse fakir ve az gelişmiş ülkelerce biyolojik silah üretimi hız kazanmıştır.

I. Dünya Savaşı'nda Almanya, geliştirdiği biyolojik silahları düşman birliklerinin lojistik olanaklarını ve süvari birliklerini savaş dışı bırakmak amacıyla kullanmıştır. Fransız ordusuna gönderilecek olan süvari atlarını Burkholderia mallei (ruam hastalığı etkeni) ve Romanya'dan Rusya'ya gönderilecek olan koyun ve sığırları ise B.anthracis (şarbon hastalığının etkeni) ile enfekte etmişlerdir. Benzeri sabotajları, ABD, İspanya ve Arjantin’den Fransa’ya gönderilecek koyun, sığır ve atlara gerçekleştirdiklerine dair belgeler de bulunmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı sırasında, çeşitli ulus devletler bir kez daha biyolojik silah kullanımına yönelik girişimlerde bulunmuştur. Japonya, 1932'den İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar biyolojik silahlarla ilgili araştırmalar yapmıştır. Japon biyolojik silah programının ilgilendiği ajanlar arasında Bacillus anthracis, Vibrio cholerae, Shigella spp, Neisseria meningitidis ve Yersinia pestis yer alıyordu. 1932 ile 1945 yılları arasında, bu biyolojik silah araştırmasının bir parçası olarak deneysel enfeksiyon nedeniyle 10.000'den fazla mahkum ölmüştür.

1942'de Amerika Birleşik Devletleri biyolojik savaş programını başlattı. Program, ABD Ordusu Bulaşıcı Hastalıklar Tıbbi Araştırma Enstitüsü (USAMRIID) olarak bilinen çeşitli araştırma tesislerinde B. anthracis ve Brucella üzerine araştırmaları içeriyordu. B. anthracis sporlarını içeren yaklaşık 5000 bomba geliştirilmiş, ancak tesiste yeterli güvenlik önlemleri bulunmadığından, üretimi durdurulmuştur. Sovyetler Birliği cephesine bakıldığında, Rusların çeşitli araştırma ve üretim programları çerçevesinde öldürücü biyolojik silahlarla uğraştığı görülmektedir. 1979'da Sverdlovsk'daki biyolojik silah üretim merkezinin patlaması ve şarbon bakterisinin yayılmasıyla burada 1.000 kişi ölmüştür. Tüm bunların yanında Ruslar, 1978 yılında bir Bulgar gazetecisini, şemsiyenin ucuna doldurdukları risinle (zehirle)bacağından vurarak, bir radyo stüdyosunda öldürmüşlerdir.


ABD’de 11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret merkezi ve Pentagon’a yapılan terörist saldırılardan bir hafta sonra bir medya kuruluşu yöneticisine içinde şarbon tozu bulunan bir mektup gönderilmiştir. Olayda 5 kişinin öldüğü, 22 kişinin de ağır yaralandığı bildirilmiştir. Mektupları biyolojik silahların dağıtım yöntemi olarak kullanmak, biyoteröristler arasında popüler bir tercih olmaya devam etmektedir.

6. yy.'dan başlayarak biyolojik silahların tarihte kullanıldığı ve kullanılmaya devam edildiği önemli noktalara değinerek karanlık bir yolculuğa çıktık. Şimdi, bu biyolojik silahların silah olmasına neden olan öldürücü Biyolojik savaş ajanları hakkında bilgilenelim.

Öldürücü Biyolojik Savaş Ajanları ve Etkileri Nelerdir?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) biyolojik ajanı, hedef konakçıda çoğalma yoluyla etkisini gösteren ve insanlarda, hayvanlarda, bitkilerde hastalık veya ölüme neden olmak üzere savaşta kullanılması amaçlanan bir ajan olarak tanımlamaktadır.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından biyolojik savaş ajanlarının öldürme seviyesi ve riski aşağıda verilen kriterlere göre kategorize edilmiştir.

  • Aerosol yolla (hava yoluyla bulaş) enfeksiyon oluşturma potansiyeline sahip olmaları,
  • Aerosol yolla salındığında çevresel koşullara dirençli olmaları,
  • Çoğu toplumların bu etkenler tarafından oluşturan enfeksiyonlara duyarlı olmaları,
  • Yüksek oranda hastalığa ve/veya orta düzeyde mortaliteye(ölüme) neden olmaları,
  • Bazı etkenlerin insandan insana bulaşarak, ikincil ve üçüncül olgulara neden olması,
  • Bu etkenlerin neden olduğu enfeksiyonların özellikle gelişmiş ülkelerde nadir görülmesi nedeniyle, tanı ve/veya tedavisindeki gibi sorunlar,
  • Teknolojik gelişime bağlı olarak bazı özelliklerin (çevresel koşullara ve antibiyotiklere daha dirençli türlerin geliştirilmesi vb.) kazandırılma olasılığı gibi kriterlere sahip olan biyolojik savaş ajanları en yüksek risk grubunda kabul edilmektedir.

Bu grupta yer alan ajanlar; B.anthracis, Brucella sp., Y.pestis, C.burnetii , Variola major (çiçek), viral ensefalit, Clostridium botulinum toksini Stafilokoksik enterotoksin B vs. Şimdi bu ajanlar ve oluşturdukları etkiler hakkında kısaca bilgilenelim.

Biyolojik Silah Olarak Kullanılan Bakteriler


Bacillus anthracis

Bacillus anthracis, şarbon hastalığına neden olan spor oluşturan bir bakteri türüdür. Sporlar, çevresel koşullar zorlaştığında oluşur ve bakterinin dayanıklı bir formda hayatta kalmasını sağlar. Enfekte hayvanların doku ve vücut sıvılarından, topraktan ve sporlardan bulaşabilir. Hayvanlarla temas, hastalıklı et veya ürünlerin tüketimi, enfekte toprakla temas, solunum yoluyla sporların alınması gibi yollarla insana bulaşabilir. Biyolojik savaşlarda kullanılan potansiyel ajanlardan biridir. Antraks sporları içeren mektuplar posta yoluyla gönderilmiş, alıcılar hastalanmış veya hayatlarını kaybetmiştir.


Yersinia pestis

Yersinia pestis, enfekte pireler veya vahşi kemirgenler aracılığıyla insanlara bulaşabilen bir bakteridir. Bu bakteri, tarihsel olarak ölümcül salgınlara neden olan "veba" hastalığının etken maddesidir. Pireler yoluyla insanlara bulaşması, potansiyel olarak büyük nüfus gruplarına hızla yayılır ve ciddi sonuçlara yol açar. Biyolojik savaşlarda; veba kurbanı insanlar düşmanların su kaynaklarına ve yaşadıkları yerlere atılmıştır.


Brucella

Brucella türleri insanlarda bruselloz hastalığına neden olan patojen(zararlı) mikroorganizmalardır. Bruselloz, insanlar için ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen ve tedavi edilmezse kronikleşebilecek bir hastalıktır. Bulaşma, enfekte hayvanların doku ve vücut sıvıları ile temas yoluyla veya kontamine hayvansal ürünlerin tüketimi ile gerçekleşir.


Coxiella burnetii

Coxiella burnetii, Q humması veya Q ateşi olarak da bilinen bir bakteri türüdür. Q humması, genellikle hayvanlardan insanlara bulaşan bir zoonoz hastalıktır. Enfekte hayvanların doku, idrar, dışkı ve doğum ürünleri gibi atık maddeleri yoluyla insanlara geçebilir. İnsanlar, bu tür atık maddelerle temas ettiğinde veya bu maddeleri soluduğunda enfekte olabilirler.

Biyolojik Silah Olarak Kullanılan Virüsler


Variola major

Yaygın olarak çiçek hastalığı olarak bilinen ve insanlara özgü bir virüs olan variola virüsünün neden olduğu enfeksiyonun ciddi bir formudur. Çiçek hastalığı, insanlarda tarihsel olarak ciddi salgınlara neden olmuş ve büyük kayıplara yol açmış bir hastalıktır.


Viral ensefalit

Beyin dokusunun iltihaplanması anlamına gelir ve bu iltihaplanma virüslerin neden olduğu enfeksiyon sonucu ortaya çıkar. Viral ensefalit, genellikle merkezi sinir sistemi (beyin ve omurilik) üzerinde ciddi etkileri olan bir hastalıktır.

Biyolojik Silah Olarak Kullanılan Toksinler (Zehirli Maddeler)


Clostridium botulinum

Botulinum toksini, botulizm olarak adlandırılan ciddi bir zehirlenme durumuna neden olan ve sinir sistemi üzerinde etkiler yaratan bir toksindir. Toksin, sinir uçlarını bloke ederek sinir iletimini engeller ve kaslarda felce neden olur. Bu felç, solunum kaslarını da etkileyebilir ve solunum yetmezliğine yol açabilir, bu da ölümcül olabilir.


Stafilokoksik enterotoksin B (SEB)

Staphylococcus aureus adı verilen bakterinin ürettiği bir toksindir. Bu toksin, stafilokok adı verilen bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlara yol açabilir. Aerosolize edilmiş SEB, solunum yoluyla alındığında akut ve ciddi solunum problemlerine, ateşe, baş ağrısına ve genel zehirlenme belirtilerine neden olabilir.

Biyolojik Savaşa Karşı Alınan Önlemler Nelerdir?

Biyolojik savaşa karşı alınan önlemler, bireysel, toplumsal ve uluslararası düzeyde geniş bir yelpazeyi kapsar ve ciddi bir biyolojik tehdidi önlemek için karmaşık stratejileri içerir. İşte bu önlemlerden bazıları:

• Halkın, sağlık çalışanlarının ve ilgili yetkililerin biyolojik tehditler ve biyolojik silahlar hakkında bilgi sahibi olması ve eğitilmesi çok önemlidir. Bu, farkındalık oluşturarak doğru tepkilerin verilmesini sağlar.

• Halkın geniş kesimlerinin aşılanması ve aşıların güncel tutulması, biyolojik saldırılara karşı korunmanın önemli bir yoludur.

• Kişisel hijyen ve gıda güvenliği konusunda eğitimlerin verilmesi, biyolojik tehditlerin bulaşma riskini azaltabilir.

• Potansiyel bir biyolojik saldırı durumunda kullanılacak koruyucu giysiler ve ekipmanların hazır bulundurulması ve uygun şekilde kullanılması hayati önem taşır.

• Uluslararası düzeyde iş birliği ve bilgi paylaşımı, biyolojik tehditlere karşı etkili bir şekilde mücadele etmek için gereklidir. Güvenilirliği ve iş birliğini sağlamak için uluslararası anlaşmalar ve protokoller kritik önem taşır.

Biyolojik savaşın etkilerini en aza indirgemek ve toplumları korumak için hızlı yanıt sistemleri kurulmalı, sağlık sistemleri güçlendirilmeli, güvenlik önlemleri artırılmalı ve toplumların eğitimi sağlanmalıdır. Böylece biyolojik tehditlere karşı mücadele edebilir ve daha güvenli bir geleceğe doğru ilerleyebiliriz.

Kaynakça
  1. Rathish B, Pillay R, Wilson A, et al. Comprehensive Review of Bioterrorism. [Updated 2023 Mar 27]. In: StatPearls [Internet]. Treasure Island (FL): StatPearls Publishing; 2023 Jan-. Available from: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/books/NBK570614/.
  2. Venkatesh, S., & Memish, Z. A. (2003). Bioterrorism—A new challenge for public health. International Journal of Antimicrobial Agents, 21(2), 200-206. https://doi.org/10.1016/S0924-8579(02)00366-7.
  3. Riedel S. (2005). Anthrax: a continuing concern in the era of bioterrorism. Proceedings (Baylor University. Medical Center), 18(3), 234–243. https://doi.org/10.1080/08998280.2005.11928074.
  4. Erkekoğlu, P., & Koçer-Gümüşel, B. (2018). Biyolojik savaş ajanları: Tarihçeleri, patofizyolojileri, tanıları, tedavileri ve önlemler. FABAD Journal of Pharmaceutical Sciences, 43(2), 171-202.
  5. https://carnegieendowment.org/2018/04/17/new-killer-pathogens-countering-coming-bioweapons-threat.
Benzer Makaleler
Cezeri'nin Su Çarkı ile Çalışan Su Tulumbaları
Mikroskop Nedir? Mikroskopların Özellikleri Nelerdir?
En Ölümcül Salgın Kara Ölüm
Anestezi Keşfedilmeden Önce Cerrahlar Ameliyatları Nasıl Yapıyorlardı?
Tuvaletin İlginç Tarihi
Ölçü Birimleri Nasıl Ortaya Çıktı?
Kan Gruplarının İlginç Keşfi
Talidomid Faciası: Doğuştan Sakatlıkların Hikayesi
Orta Çağda Bilim Ve Tıpın Öncüsü: İbn-i Sina
Türk Üçgeni
ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER