Konya Bilim Merkezi BilimUp
 / 

Kafeinli Ürünlerin Vücudumuza Olan Etkileri Nelerdir?

Müzeyyen Kalfazade
5 dk
455

Kafein denilince hepimizin aklına şüphesiz hemen kahve gelir. Gün içinde severek tükettiğimiz bir fincan kahve ile ilgili en bilinen özellik kafein içermesi sebebiyle uykumuzu açması ve daha dinç bir duruma getirmesi olabilir. Fakat son on yıldır kişisel bakım ve farmakolojik ürünlerde kafeinli ürünler kendini göstermeye başladı. Peki nedir bu kafeinin alametifarikası?

Kafein Nedir?

Kafeinin kimyası, 1-3 ve 7. pozisyonunda metil grubu içeren pürin türevidir. Bu nedenle kafeine 1,3,7 trimetilksantin de denilmektedir. Bir tür alkoloiddir. Kafein bir tür psikoaktif maddedir. Psikoaktif maddeler merkezi sinir sisteminde etki gösterir, beynin işlevlerini etkiler, algıda, ruh halinde, davranışlarda ve bilinçte geçici değişikliklere neden olmaktadır. Bulunduğu bitkinin genellikle hem genç hem de olgun yapraklarında bulunmakta ve acı aromayı vermektedir. Siyah çay %4, yeşil çay %3 ve kahve ise yeşil iken %1-2 oranında kafein içermektedir.

Kafeinin vücudumuza fizyolojik olarak en hızlı etkisi, içecek olarak tükettiğimizde gastrointestinal sistemden emilim yapılmasında gerçekleşmektedir. FDA ( Gıda ve İlaç İdaresi) yetişkinler için günlük kafein tüketim miktarının 400 mg olduğunu belirtmiştir. 1 fincan kahve yaklaşık olarak 100-200 mg kafein içermektedir. Kafein genellikle kahve ile aslın da kakao, çay, mate ve guarana (bir tür bitki) da kafein içermektedir. Dünya nüfusunun yaklaşık %80’i her gün kafein tüketmektedir.


Kafein vücudumuzda karaciğerde parçalanmaktadır. Kanımıza emildiğinde kalma süresi 1,5 saat ile 9,5 saat arasında değişmektedir. Bu süre farklı etkilere göre değişmektedir. Örneğin sigara kullanımı kafeinin hızlı atılımını sağlarken hamilelikte 15 saat boyunca kanda kalabilmektedir.

Kafein ilaç etken maddeleri ile etkileşime girmektedir. Bazı etken maddelerin hızlı bir şekilde parçalanmasına ve etkisinin yok olmasına neden olmaktadır. Bazı etken maddeler ise kafeinin vücuttan atılmasını yavaşlatır. Bu durum gün içinde daha sinirli bir duygu durumuna, yüksek tansiyona ve kalp çarpıntısına neden olabilmektedir.

Kafein Nasıl Keşfedilmiştir?

Kafein Alman Analitik Kimyacı Friedlieb Ferdinand Runge tarafından keşfedilmiştir. Runge Almanya’da Jena Üniversitesi’nde kimya okumuştur. 1819 yılında Runge’ın hocası laboratuvarda incelemesi için Runge’a bir paket kahve göndermiştir. Runge incelemeleri sonunda kahvenin kimyasal bileşenlerinin özenle araştırılması gerektiğini belirtmiştir. İncelemelerinin sonunda 1820 yılında kahveden beyaz kristal yapıda bir madde elde etmiştir. Böylelikle kafeini ilk kez keşfeden ve saf bir şekilde izole eden ilk bilim insanı olmuştur. 1861 yılında ise Strecker tarafından teobromin bileşiğinin metilasyonu yöntemi ile sentetik olarak yapılmıştır.


Kafeinin Farmakolojik Olarak Kullanımı

Kafeinin kimyası incelendiğinde insan derisinden cilt altına emilebilen fakat kan dolaşımına kolayca emilemeyen bir özelliğe sahip olduğu görülmüştür. Kafein deri altına emildiğinde, deri altında bulunan yağların lipolize (yani parçalanarak enerji kaynağı için kullanılması) olmasını sağlamaktadır. Kafeinin bu özelliği sayesinde literatürde selülit tedavisinde kullanılabileceği belirtilmektedir.

Kafein cilt üzerine uygulandığında bölgedeki kan damarlarının genişlemesine ve böylece cildin daha dolgun ve zinde görünmesine, küçük kırışıklıkların görünümünde azalmaya neden olmaktadır.

Kafein yüksek biyolojik aktiviteye ve deriye nüfus etme özelliklerine sahiptir. Bu özellikler sayesinde kafeinin belirli bir bölgeye krem gibi ya da transdermal (cilt ile uygun bir ilaçlı bandın problemli bölgeye yapıştırılarak yavaş yavaş deri altına emilimi) olarak uygulanması; antimikrobiyal, antioksidan, antienflamatuvar, antikanser ve anti-aging etki göstermektedir.

Kafeinin kozmetik ürünlerde kullanılması ciltte yağ birikimini önlemekte, lenfatik drenajı desteklemekte ve cildi UV ışığının zararlı etkilerinden korumaktadır. UV radyasyon hidrojen peroksit üretimini hızlandırarak cilt hücrelerimizdeki yağ ve protein yapısına zarar vermektedir. Bu durum cilt hücrelerimizin ölümüne neden olmaktadır.

Silverberg ve ekibi tarafından yürütülen bir çalışmada, 20 farklı insan derisine 4 saat aralıklarla kafein uygulanmıştır. Ayrıca derilere 30 dakika boyunca hidrojen peroksit uygulanmıştır. Çalışma sonunda, kafeinin hücrelerin ölmesini engellediği ve antioksidan etki gösterdiği gözlemlenmiştir.

Gül hastalığı, atopik dermatit ve sedef hastalığında iltihap ve serbest radikal oluşumları görülmektedir. Bu nedenle deride kızarıklıklar problemi yaşanmaktadır. Ferzli ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, bu hastalıkları taşıyan 16 farklı kişi 12 hafta boyunca kafein içeren antioksidan maddeleri kızarıklık olan bölgeye krem şeklinde uygulamışlardır. Kişiler henüz 6. haftadayken bile kızarıklıklarında azalma gözlemlenmiştir.

Kafein içeriğinin yaşlanmak karşıtı kremlerde kullanılması son dönemlerde popüler hale gelmiştir. Bu durumun sebebi kahve çekirdeği zarından elde edilen kafeinin, cildi yaşlandıran moleküllere karşı koruyucu görev göstererek yaşlanmayı yavaşlatmasıdır.

Son zamanlarda saç dökülmesine karşı etki gösteren bakım ürünleri incelendiğinde kafein içerdiği görülmektedir. Literatür araştırıldığında erkek tipi dökülme olarak adlandırılan dökülme tipinde yapılan araştırmalarda, kafein kullanımının saç foliküllerinin uzamasını desteklediği görülmektedir. Ayrıca erkek tipi dökülme kişilerde kafeinli şampuan kullanımı, saç dökülme oranını azaltmıştır.

Tüm bu literatür çalışmaları kafeinin farmakolojik olarak kullanımının oldukça gelecek vadettiği yönündedir. Bu nedenle kozmetik formülasyonlarında kafein bileşiğinin daha fazla görüleceği de düşünülmektedir.

Kaynakça
  1. Silverberg, J. I., Patel, M., Brody, N., & Jagdeo, J. (2012). Caffeine protects human skin fibroblasts from acute reactive oxygen species-induced necrosis. Journal of drugs in dermatology: JDD, 11(11), 1342-1346.
  2. Visconti, M. J., Haidari, W., & Feldman, S. R. (2020). Therapeutic use of caffeine in dermatology: A literature review. Journal of Dermatology and Dermatologic Surgery, 24(1), 18-24.
  3. Yenilmez, E., & Karapınar, B. (2021). Kafein içeren kozmetik amaçlı kitosan jel formülasyonu geliştirilmesi ve in vitro değerlendirilmesi (Master's thesis, Anadolu Üniversitesi-Sağlık Bilimleri Enstitüsü).
  4. https://www.newscientist.com/article/2193138-friedlieb-ferdinand-runge-the-godfather-of-caffeine/
  5. https://www.hsph.harvard.edu/nutritionsource/caffeine/

Benzer Makaleler
Beynimiz Doyduğumuzu Gerçekten 20 Dakikada Mı Anlıyor?
Çayın Fermente Hali: Kombucha Çayı
Böceklerden Gelen İlham: Kemik Onarımı için Yeni İmplantlar
Neden Kereviz Yemeliyiz?
Bir Eklem Görevi Gören Kalça Protezleri
Şizofreni Nedir? Şizofreni Belirtileri Nelerdir? Şizofreni Hastalığının Tedavisi Var Mı?
Hipertansiyon (yüksek tansiyon) Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Uykusuzluk Bencilliğe Sebep Olur Mu?
Şeker Hastalarının Yaraları Neden Geç İyileşir?
Seyahat Etmek Beyninizin Bağlantı Kurma Kapasitesini Artırır
ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER