Konya Bilim Merkezi BilimUp

İnternet Teknolojisi Nasıl Çalışır? İnternet Nasıl Ortaya Çıktı?

Hasan Gürel
15 dk
956

Neredeyse hepimiz günlük hayatımızda internet kullanırız. Bu yazıyı okurken bile internet kullanırız, fakat pek azımız internetin nasıl çalıştığını bilir. Ne olduğunu bilen insan sayısı ise nasıl çalıştığını bilenden bile daha azdır.

Herkese uygun bir bilgi paylaşımı kullanan, birbirine bağlı bilgisayarlardan oluşan küresel sisteme internet denir. İnternet ile hemen hemen her bilgiye erişmek, dünyadaki herkesle iletişim kurmak ve çok daha fazlasını yapmak mümkündür. İnternetin nasıl çalıştığını bir örnekle anlamaya çalışalım. Bir bağlantı kablosu bağladığımızı düşünelim ve bu kablonun bağlandığı bir merkez olsun, bu merkeze modem diyelim. Aynı merkeze başka bir bilgisayar da bağlarsanız iki bilgisayar arasında bir bağlantı oluşturursunuz ve her iki bilgisayardan da diğerinden veri çekebilir veya gönderebilirsiniz. Modemi farklı bir bağlantı noktasına bağlarsanız ve o noktaya bağlı olan beş modem varsa bu sefer de beş modeme bağlı olan tüm bilgisayarlar ile bir bağ kurmuş olursunuz. Dünya üzerinde 100 milyonun üstünde bağlantı noktası vardır ve bunların hepsi birbirine bağlıdır. Yani şu anda sizin bilgisayarınız ile herhangi bir ülkedeki insanın bilgisayarı aynı ağa bağlıdır.
Çalışma prensibi çok daha detaylı bir şekilde anlatılabilir. Fakat en açıklayıcı biçimi bu şekilde tüm bilgisayarları tek bir ağa bağlayıp bağlanılan ağ üzerinde gerçekleştirilen veri alışverişlerinin tümü internet olarak adlandırılmaktadır. Gelecekte internetten daha iyi bir teknoloji çıkacak mı, yoksa internet gelişip büyümeye devam mı edecek henüz bilmiyoruz. Yine de internet nasıl ortaya çıktı ve bugüne kadar nasıl değişimler geçirdi birlikte bakalım.  

İnternet Nasıl Ortaya Çıktı?
İnternetin ilk uygulanabilir prototipi 1960'ların sonlarında ARPANET'in üretilmesiyle oluşmuştur. Başlangıçta ABD Savunma Bakanlığı tarafından finanse edilen ARPANET, birden fazla bilgisayarın tek bir ağ üzerinde iletişim kurmasını sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. İnternetin kökenleri 1950'lerde Kuzey Amerika ile Sovyetler Birliği arasında büyük gerilimlere dayanmaktadır.  Her iki ülke de nükleer silahlara sahip ve insanlar uzun menzilli saldırı korkusuyla yaşarken ABD, bir Sovyet saldırısından etkilenmeyecek bir iletişim sistemine ihtiyacı olduğunu fark etmiştir. 

O zamanlar bilgisayarlar, yalnızca askeri bilim insanları ve üniversite personeli tarafından kullanılan büyük, pahalı makinelerdir. Bu makineler güçlü olsa da sayıları sınırlıdır ve araştırmacılar giderek daha fazla hayal kırıklığına uğramıştır; çünkü bilgisayarların birbiriyle haberleşmesini sağlayan bir sistem henüz yoktur. Bu sorunu çözmek için araştırmacılar 'zaman paylaşımı' başlatmıştır. Bu, bilgisayarların gerçek gücünün yalnızca bir kısmına komuta etmelerine rağmen, kullanıcıların bir dizi iletken aracılığıyla bir ana bilgisayara aynı anda erişebilecekleri anlamına gelmektedir. Bu tür sistemleri kullanmanın zorluğu, çeşitli bilim insanlarını, mühendisleri ve kuruluşları büyük ölçekli bir bilgisayar ağı olasılığını araştırmaya yöneltmiştir. 1965 yılında Lawrence Roberts, farklı yerlerde bulunan iki ayrı bilgisayarı ilk kez birbirleriyle iletişim kurabilecek hale getirmiştir. Bu deneysel bağlantıda, akustik olarak eşleştirilmiş bir modemle bir telefon hattı kullanılarak dijital veriler aktarılmıştır. Böylece en ilkel internet olan ARPANET doğmuştur. Fakat ARPANET büyüdükçe, veri paketlerini işlemek için bir dizi kuralın uygulanması gerekmiştir. 1974'te bilgisayar bilimcileri Bob Kahn ve Vint Cerf, yaygın olarak TCP/IP olarak bilinen ve esasen bilgisayarların "aynı dili"  konuşmasını sağlayan iletim-kontrol protokolü adı verilen yeni bir yöntem icat etmiştir.

TCP/IP'nin tanıtılmasından sonra, ARPANET hızla küresel bir birbirine bağlı ağlar ağı veya 'İnternet' haline gelmiştir.  E-posta da bu süreçte ortaya çıkmıştır. E-posta, ARPANET'in büyümesinin hızlı ama istenmeyen bir sonucudur. Ağın popülaritesi arttıkça, kullanıcılar ağın farklı bilgisayarları arasında mesaj göndermek için araç olduğunu fark etmiştir. Bir mesajın hedefinin, ilk olarak bireysel kullanıcının adı ile bilgisayarlarının adını (yani kullanıcı@bilgisayar) ayırt etmek için kullanılan @ sembolü kullanılarak belirtilmesi gerektiği fikri ortaya atılmıştır.
 İlk e-posta kullanıcıları kişisel mesajlar ve belirli konularda e-posta listeleri göndermeye başlamıştır. İlk büyük posta listelerinden biri bilim kurgu hayranları için 'SF-LOVERS' olmuştur. E-postanın gelişimi aslında ağın nasıl dönüştüğünü de göstermiştir. Pahalı bilgi işlem gücünden ziyade, iletişim kurmak, dedikodu yapmak ve arkadaş edinmek için bir yer olmaya başlamıştır. İleride geliştirilecek Web 2.0'a olan ihtiyaç burada ortaya çıkmaya başlamıştır.


                                                                                                                                                 


World Wide Web, Bilgi Ağı
'World Wide Web' ve 'internet' terimleri genellikle karıştırılmaktadır. İnternet, cihazları birbirine bağlayan ağ altyapısı iken, World Wide Web, internet ortamı aracılığıyla bilgiye erişmenin bir yoludur. E-postanın popülaritesi internette bir aktivite patlamasına neden olmuştur. Ancak, sistemi aramak ve etkin bir şekilde kullanmak için ileri düzeyde bilgi işlem bilgisine ihtiyaç vardır ve ağdaki belgelerin biçimlendirilme şekli konusunda bir anlaşmaya varılamamıştır. İnternetin daha kolay kullanımı gereksinimiyle bir 'bilgi ağı' konsepti nihayetinde oluşturulmuştur. 1993'te Mosaic tarayıcısının piyasaya sürülmesi, web'i akademisyen olmayan yeni bir kitleye açmış ve insanlar kendi HTML web sayfalarını oluşturmanın ne kadar kolay olduğunu keşfetmeye başlamıştır. Sonuç olarak, web sitelerinin sayısı 1993'te 130'dan 1996'nın başında 100.000'in üzerine çıktı. Bugün, 2022 yılında ise dünyada yaklaşık 2 milyar web sitesi vardır. 

Paylaşım İnterneti ve Yapay Zeka
İnternetin gelişiminden bahsederken elbette Web 2.0 ve Web 3.0'a değinmeden geçemeyiz. Web 2.0 bir diğer adı .com balonu olan kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriğin paylaşılmasının sağlanması amacıyla üretilen web uygulamalarının gelişimini betimleyen bir internet terimidir. Yani internetin içindeki verileri insanlar ortaklaşa ve paylaşarak üretirler. Bugünün mesleklerinden olan içerik üreticiliği tam olarak Web 2.0'ın tanımlandığı sistemdir. Bugüne kadar internetten oluşturulan tüm veriler insanların bilgi depolarından kaynak almaktadır; forumlar, sosyal medya, vikiler ve iletişim araçları bunların bir kısmıdır. Terimin popülaritesi, 2010 yılına doğru popülaritesini yitirse de Web 3.0’ın kullanılmaya başlanmasıyla beraber 2.0 terimi de popülaritesini yeniden kazanmıştır. 

Web 3.0'a gelecek olursak, basitçe internetin artık yalnızca insanların bilgi depolarından değil makinelerin öğrenip ürettikleri sistemlerle de beslenmesidir. Üçüncü nesil internet olarak da bilinen Web 3.0, World Wide Web'in bir sonraki gelişim aşamasıdır. Bu durumda bilgi ağından anlamsal ağa geçiş yapılması olarak tanımlayabiliriz. Kullanıcılar için daha akıllı ve bağlantılı bir web deneyimi geliştirmek amaçlanmaktadır. Makine tabanlı bir veri anlayışı kullanan, veri odaklı Semantik Web sağlamaktadır. Yalnızca girdilerinizi doğru bir şekilde yorumlamakla kalmaz, metin, ses veya diğer medya aracılığıyla ilettiğiniz her şeyi gerçekten anlayabilen, tükettiğiniz tüm içeriğin size her zamankinden daha fazla uyarlandığı yeni bir internet türüdür. 

WolframAlpha "Türk Dili" arama sonuçları


İki ağ şeklini birbiriyle kıyaslamak gerekirse; Web 2.0'da Google'da herhangi bir kelime arattığınızda bu kelimenin en çok ilgili olduğu ve en çok aranan konusunu karşınıza çıkarır, hatta alışveriş siteleri ve popüler videoları da gözünüze sokmaktan çekinmez, Web 3.0 ise arattığınız kelimeyi analiz edin karşılaştırmalar yapar, ihtiyacınız olabilecek, sizin merak dahi etmediğiniz bir konuda işlenmiş bir bilgiyi önünüze sunar. Örneğin Google'da "Turkish language" kelimelerini aratalım, karşınıza ne çıktı? Evet, muhtemelen bir dil öğrenme uygulaması, peki Web 3.0 ile yazılmış bir web sitesinden aynı kelimeleri aratalım. WolframAlpa bize kaç insanın Türkçe konuştuğunu, bunların ülkelere göre dağılımını hatta Türkçe'deki yabancı kelime sayısını bile verir. Gelişimi henüz tamamlanmasa da yıllardır Web 3.0 hayatımızın her alanına entegre olmaktadır ve her gün bizi daha çok anlamaya çalışmaktadır. Kripto Paralar ve Blockchain Web 3.0'ın şu anda gözlemlenebilir formlarındandır. 

Benzer Makaleler
Nanosensörler Kalp Krizini Tespit Edebilir Mi?
Gramofonlar Nasıl Çalışır?
Elektronik Atık Sorunu Çözülebilir Mi?
Arkeolojik Bulguların Yaşı Nasıl Hesaplanıyor?
Tuz Tanesi Boyutunda Fotoğraflar Çeken Kamera
Kan Vermeden Değerlerinizi Ölçmenin Bir Yolu Olsa Nasıl Olurdu?
Web Siteleri Temalarıyla Kullanıcılarını Manipüle Mi Ediyor?
Bilgisayarlar da Bilgisayarlardan Oluşur
Kişisel Veri Gizliliği Nedir ve Neden Önemlidir?
ANASAYFA
RASTGELE
KATEGORİLER
POPÜLER
EN YENİLER