Sirkadiyen terimi, circa (yaklaşık) ve dies (gün) anlamına gelen iki Latince sözcüğün birleşiminden meydana gelir. Yaklaşık bir günü ifade etmekte kullanılır. Ritmin tek bir döngüsü için geçen zaman dilimi periyot, ritme ait başlangıç ve sonlanma gibi özellikler faz olarak tanımlanır. Sirkadiyen ritim, organizmanın yaklaşık bir günlük fizyolojik ve biyolojik süreçlerindeki değişimleri ifade eder. Yani 24 saatlik zaman içerisindeki biyokimyasal ve psikolojik davranışlarının bütünüdür İnsanda uyku uyanıklık döngüsü, en temel ve belirleyici sirkadiyen ritimdir.
Bu mekanizma, organizmanın işleyişinin dış çevre ile uyum halinde çalışmasını sağlar. Işık, en önemli ritim düzenleyicidir. Diğer düzenleyiciler sosyal ve fiziksel aktivitelerdir. Ritmi düzenleyen ana merkez hipotalamusta bulunan suprakiyazmatik nükleus (SKN)’tur. Bu yapıyı kontrol eden genler 2017'de bulunarak, araştırmacılarına Nobel ödülü kazandırdı. Bu genlerin sentezlediği PERİYOD (PER) proteininin gece vaktinde miktar olarak en üst düzeye çıktığını ve gündüz vaktinde ise azalarak en alt düzeye ulaştığını gözlediler. Bu şekilde sirkadiyen ritmin elde edildiğini önerdiler.
Bunun üzerine yapılan çalışmalarda; davranış bozukluğu, nörolojik ve psikolojik hastalıklar, uyku bozukluğu, kanser, metabolik hastalıkların da sirkadiyen ritim bozukluğu ile ilişkili olduğu anlaşıldı. Bir saat düzeninde işleyen vücudumuz; uyku düzensizliği, yolculuklar, beslenme saatlerindeki değişimler, kirli çevreye maruz kalma gibi durumlarda sirkadiyen ritminin dışına çıkıp çeşitli olumsuzluklarla karşılaşır.
Yorgunluğumuzun, açlık hissinin, depresyonun, verimsiz uykunun enerjimizi ne kadar düşürdüğünün farkındayızdır. Ritme sadık kalarak birçok olumsuzluğu dışarıda bırakabiliriz. Bizim için verimli uyku saatini, beslenme zamanını, bedenimizin tolere edemediği yorgunlukları gözlemleyerek, kendi biyolojik saatimizi anlayarak enerji verimliliğimizi arttırabiliriz. Daha güzel bir yaşam için içimizdeki saatin farkına varalım.