Birçok insan kendisinin güneşe alerjisi olduğu yönünde düşüncelere sahiptir. Özellikle parlak ışık altında aniden gelen burun kaşıntısı, büyük bir hapşırık ile sonuçlanabilir.
Bu soru Aristoteles ve İngiliz bilim insanı ve filozof Francis Bacon gibi pek çok kişi tarafından cevaplanmaya çalışılmış bir sorudur. Aristoteles, Problemler Kitabında güneşe baktıktan sonra neden daha çok hapşırıldığı konusunda akıl yürütmüştür. Güneş’in sağladığı ısının burnu kaşındırarak hapşırmaya sebep olabileceğini ileri sürmüştür. Francis Bacon, Aristoteles’in tezini 1635’te çürütmeye çalışmıştır. “Güneşe bakınca hapşırma hissi gelmesinin nedeni, burun deliklerinin ısınması değildir. Öyle olsa gözlerimizi kapatarak burun deliklerimizi Güneş’e doğru kaldırmamız hapşırmamız için yeterli olurdu.” diyerek eklemiştir. Bunun yanında güneş ışığının gözlerimizi sulandırdığına ve daha sonra nemin burnumuza sızıp burnumuzu tahriş edebileceğine de vurgu yapmıştır.
Güneş ışığında hapşırma eğilimi, “fotik hapşırma refleksi” olarak bilinir. Çoğu bilim insanı, fotik hapşırma refleksinin optik sinirin yüz hissi ve hareketlerinden sorumlu trigeminal sinire yakınlığından kaynaklandığını söylemektedir. Yüzümüzdeki duyuları kontrol eden sinire trigeminal sinir denmektedir ve gözlerimize bağlı sinirin hemen yanında bulunur. Birbirlerine çok yakın oldukları için optik sinirleri tetikleyen parlak ışıkların trigeminal siniri uyarabileceği düşünülmektedir.
Genellikle fotik hapşırma güneş ışığı ile uyarılır. Bununla birlikte yapılan araştırmalarda fotoğraf flaşı veya ultraviyole ışık gibi yapay ışıkların da hapşırmaya neden olduğu görülmüştür. Refleksin, belirli bir ışık türünden ziyade ışık yoğunluğundaki değişiklikten kaynaklandığı görülmektedir.
Parlak ışığın ve özellikle güneş ışığının neden olduğu refleksif hapşırmanın nüfusun yüzde 18'i ile 35’inde meydana geldiği tahmin edilmektedir. 1960’larda yapılan bir araştırma, bu özelliğin otozomal dominant olduğunu göstermiştir. Bu özelliğin meydana gelebilmesi için genin X kromozomunda veya Y kromozomunda yer alması yeterlidir. Bu yüzden, ebeveynlerden biri Güneş’e baktığında hapşırıyorsa çocuklarının yaklaşık yarısının da öyle olması muhtemeldir.
Akıllara takılan bir başka soru ise parlak ışık sebebiyle hapşıran insanların neden karanlıktan aydınlığa her çıktıklarında hapşırmadıklarıdır. Bilim insanları, hapşırmanın tetiklenebilmesi için parlaklık derecesinin belli bir eşiğin üstünde olması gerekebileceğini düşünmektedirler.
Parlak ışık kaynaklı hapşırma beklenmedik bir anda olurken uzun ve loş ışıklı tünellerden yeni çıkan sürücüler için tehlikeli de olabilir. Ardışık hapşırma sayısı genellikle 2 veya 3’tür ancak 43’e kadar çıkabilir. Araç kullanırken bir anda 43 kere hapşırdığınızı hayal edebiliyor musunuz?