İnsanlık olarak serüvenimiz milyonlarca yıl önce başladı. Canlılığın başlangıcı ise çok daha önceye dayalı ve derin bir gizeme sahip. Canlılığın başlangıcı ile ilgili olan gizemli hikayeleri hepimiz çocukken duymuşuzdur. Fakat bu konuyu bilimsel bir şekilde ele almaya ne dersiniz?
Canlılığın başlangıcı ile ilgili birçok teori mevcut. Bu teorilerden biri endosimbiyotik teoridir. Bu teoride öykümüz kısaca şöyle anlatılır: Milyonlarca yıl önce bakteriler yaşamaktaydı, bakterilerden biri, diğer bir bakteriyi yutarak yeni bir form aldı. Bu oluşan yeni form ve bugün enerji üretimini sağlayan organelimiz mitokondri ile çok benzer bir yapıya sahip. Hatta bu form zamanla mitokondriye dönüşmüş olabilir. Konumuz aslında mitokondrinin ilk organellerden biri olması ve kendini kopyalayabilen bir DNA’ya sahip olması. Mitokondri sahip olduğu bu DNA sayesinde kendine özgü proteinleri üretebilir. Kendi proteinlerini üretebilen mitokondriyi çoğunlukla genetik olarak annemizden alırız. Ancak, bu kadar özel bir organel içerisinde üretilen proteinlerin birçoğunun özelliği hala bilinmemekte. Mitokondrinin ürettiği enerjiyi sadece günlük işlerimiz için düşünmeyin, vücutta gerçekleşen her olay için; gözyaşı oluşumu, acıkma sinyalleri, ekmeğin sindirilmesi gibi bizim farkında bile olmadığımız reaksiyonlar için mitokondri enerji üretir. Mitokondri çok önemli bir organel. Dolayısıyla, mitokondride oluşabilecek herhangi bir sorunda; büyümede zayıflık, yorgunluk, gelişimsel ve bilişsel bozukluklar, görme sorunları ve genetik rahatsızlıklar görülebilir. Mitokondri içerisinde bulunan 1.300 proteinden herhangi biri bu hastalıklara neden olabilir. Fakat, mitokondrinin sağlıklı çalışmasına yardım eden bu proteinlerin birçoğunun işlevi bilinmiyor. Tıpkı, çalışmayan bir arabanın, motorundaki parçaları bilmememiz gibi. Dolayısıyla, tedavi için proteinleri bilmemiz gerekiyor.
Hacettepe Üniversitesi’nden, İnsan Genetiği Profesörü Nurten Aksu’nun içinde olduğu bir çalışmada, mitokondri proteinlerinden üç tanesinin görevini tanımlayabilmişlerdir. Bu üç protein -İngiltere’de- belirgin yüz özellikleri ve ciddi zihinsel engelli olan bir hastalığın, displazi ve yarık dudak vakalarıyla ilişkilendirilmesi üzerinedir. Ayrıca, proteinlerin genetik kökleri de araştırılmaya devam ediyor. Antik bir organel olan mitokondrinin proteinlerinin gizemi çözülmeye başladıkça belki de birçok genetik hastalığa çözüm bulunabilecek.