Küreselleşen dünya, gelişen teknoloji, yalnız ve mutsuz insan toplulukları… Bize ne oluyor? Depresyonda mıyız yoksa bu yaşanan bireysel olumsuzluklar genelgeçer bir dünya sorunu mu?
Depresyon, hayatın herhangi bir döneminde başlayabilen çok yaygın bir ruhsal hastalıktır. Her beş kişiden biri yaşamlarının bir döneminde depresyon geçirmektedir. Toplum içinde yapılan kontrollerde her 100 erkekten üçünde, her 100 kadından altısında depresyon görülüyor. Kadınlar erkeklerden iki kat daha fazla depresyona yakalanıyor ya da depresyon için yardım istiyor. Ailede depresyon geçiren bir kişinin olması, kadın olmak, yalnız yaşamak, yoksul olmak depresyon geçirme riskini artırıyor.
Depresyon temelde mutsuzluk ve neşesizlik hastalığıdır. Bu ruh hastalığında; çökkün duygulanım, enerji azlığı ve ilginin ya da alınan zevkin kaybı çekirdek özelliklerdir. Konsantrasyon azlığı, özgüven azalması, suçluluk duyguları, karamsarlık, kendine zarar verme ya da özkıyım düşünceleri, uyku düzeninde bozulma, iştah değişiklikleri ve libido azalması diğer sık görülen belirtilerdir. Bu belirtilere ek olarak depresyon döneminde bedensel sorunlar da artar. Düzenli giden tansiyon kontrol edilemez olur, kan şekeri iniş ve çıkışlar gösterir. Çoğu zaman kronik hastalıkların ilk çıkışı depresyon dönemlerindedir. Bu sorunlar bir nevi alarm görevi görür.
Depresyonun majör depresyon, melankolik depresyon, mevsimsel affektif depresyon, doğum sonrası yaşanan depresyon vs. gibi birden fazla çeşidi vardır. Bir kişiye, depresyon tanısı koyulması için tablo en az iki hafta sürmelidir. Her depresyon atağı farklı şiddette olabilir. Semptomların sayısı, tipi ve yoğunluğu, depresyonun şiddetini belirler. DSM-IV-TR ‘ye göre depresyonun şiddeti hafif, orta ve şiddetli olmak üzere üç gruba ayrılır.
Depresyon tedavisi ilaç tedavileri, psikoterapiler, elektro konvülsif tedavi ve ışık tedavisi olarak dört bölüme ayrılmıştır. Tedavi akut dönemde iyilik halinin sağlanması, sürdürme döneminde iyilik durumunun devamı, idame döneminde yeniden hastalanmanın engellenmesini hedefler. Kronik depresyon tedavisinde ilaçlardan faydalanılır fakat bu tedavide bedensel hastalığın gidişini etkileme riski vardır. Sayılan tüm tedavi yöntemlerinin amacı; belirtileri azaltmak ve kişinin işlevselliğini geri kazanmasını sağlamaktır. Çünkü kişi işlevsiz kaldıkça olumsuz düşüncelere daha çok kapılır ve depresyonu yoğunlaşır. Kişinin zevk alıcı aktiviteler yapmak için isteğin gelmesini beklemek yerine yavaş da olsa harekete geçmesi çok önemlidir. Bu hastalıktan önce yapmaktan keyif aldığı aktiviteleri sürdürmelidir. Günlük yürüyüşler, kişisel bakım, farklı hobi ve uğraşlar bu süreçte kişiye yardımcı olacak hap niteliğinde ilaçlardır.
Son olarak, depresyon sinsi ve zor bir ruhsal rahatsızlıktır. Kişinin psikolojik yardım alması hayati önem taşırken kişinin kendisinin hayata olan yaklaşımı, kendine güveni, çevresindekilerin de özellikle bu dönemde sosyal destek sağlaması son derece önemlidir.