Hepimiz kendimizi geliştirmek ister ve günlük hayatımızda buna yönelik çalışmalar yapar, emek gösteririz. Ama çevremizde ya da sosyal medyada konuştuğu konu hakkında aslında hiçbir bilgisi ve yetkisi olmayan fakat anlatırken konu hakkında yıllarca çalışmış ve deneyim kazanmış gibi fikir beyan eden insanlar vardır. İşte bu tip insan davranışlarının psikoloji biliminde bir adı vardır: Dunning-Kruger Sendromu. Yani bir diğer adıyla ‘Cahil Cesareti’.
Dunning-Kruger sendromu; bir konu hakkında yeterli bilgi, deneyim ve beceriye sahip olmayan kişilerin bunları olduğundan fazla gösterirken; deneyimli, bilgili ve beceriye sahip kişilerin karşısında kendini azımsama davranışıdır. Yani basit bir özgüven meselesi değildir.
Bir konuda hiçbir bilgimiz yokken, o konuyu ilk araştırmaya başladığımızda aniden kendimizi özgüvenli hissetmeye başlarız. Konu hakkında uzman psikologlar David Dunning ve Carmen Sanchez; bu özgüveni ‘yeni başlayanlar için güven balonu’ şeklinde tanımlamıştır. Çünkü edindiğimiz bilgiler sayesinde, sanki konu hakkında uzmanlaşmaya başlamış gibi bir yanılgıya düşeriz. İşte Dunning-Kruger sendromu tam da bu noktada başlar. Bu noktada araştırmaya devam ettiğimizde aslında o konu hakkında ne kadar çok şey bilmediğimizi ve daha çok çalışmamız gerektiğini fark ederiz.
Sendromu ilk ortaya atan akademisyenler bu sendromu; “Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır. Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.” olarak açıklıyorlar.
Öyle ki anlatılan konular hakkında uzman olan kişiler bile bu sendromu gösteren kişiler kadar özgüvenli konuşamaz. Bu davranışı göstermelerinin nedeni bellidir. Çünkü; bir konu hakkında yeterli düzeyde bilgi ve deneyim sahibi olmayan insanlar o konu hakkında neyi bilmediğini de tespit edebilecek bilgi ve yeteneğe sahip olamazlar. Bu nedenle konu hakkında edindikleri en ufak bir bilgi bile kendilerine özgüven verir.
Bu sendromun en kötü özelliklerinden bazıları, sendroma sahip olan kişilerin bu durumun farkında olmaması ya da kendine karşı dürüst olmamasıdır.
Dunning-Kruger sendromuna sahip kişiler kendilerini büyük bir psikolojik yük altında hissederler. Bu yük; kişinin sürekli başarısız sonuçlarla karşılaşması ve başarısızlık nedeniyle hayallerinden mahrum kalıyor olmalarıdır.
Dunning Kruger sendromu, 1999 yılında Cornell Üniversitesi’nde çalışan David Dunning ve Justin Kruger isimli iki araştırmacı tarafından ortaya atılmıştır. Araştırmacılar ‘Beceriksiz ve Farkında Olmama: Kişinin Kendi Yetersizliğini Tanımadaki Zorluklar Şişirilmiş Öz-Değerlendirmelere Yol Açıyor’ başlıklı makale çalışmalarında; mizah, dil bilgisi ve mantık alanları içeren bir test yapmış ve katılımcılara test sonuçlarını söylemeden tahmin etmelerini istemişlerdir. Ortalamanın altında sonuç alan katılımcılar tahminlerinin ortalamanın üstünde olduğunu belirtmişlerdir. Böylece çalışma sonucunda yeni bir psikolojik tanı keşfedilmiştir. Araştırmacılar bu keşif sayesinde 2000 yılında Nobel ödülü kazanmışlardır.
Özgüven insanlar için o kadar önemli bir kavramdır ki insanlar, başkalarına karşı yetersiz ve beceriksiz görünmektense, zeki ve bilgili biri gibi davranarak onları buna ikna etmeyi tercih ederler. Zeki olarak tanımlanan IQ’ya sahip insanlar bile bu sendroma sahip olabilirler. Çünkü her ne kadar zeki olursak olalım belli bir konuda uzman olmak için çalışmalı ve deneyim kazanmalıyız.
İnsanların çoğu; mizah, zeka ve farklı konulardaki yeteneklerini üstün görürler. Çünkü kendilerini analiz etmekten ve kendine yeteneklerini objektif bir gözle incelemekten yoksundurlar.
Dunning-Kruger sendromu, duygusal ya da mantıksal zekaya sahip bireylerde, sağlık alanı gibi birçok meslekten insanın bir arada olduğu alanlarda, askeri alanda, her iki cinsiyette ve tüm insan ırklarında yaygın olarak görülebilir. Sadece düşük ya da ortalama bir beceriye ve zekaya sahip insanlarda değil ayrıca bir konuda %80 oranında uzman kişilerde de görülmektedir. Araştırmalara göre %80 oranında uzman kişiler de kendini %100 gibi görmekte ve tanıtmaktadır.
David Dunning, Dunning-Kruger etkisinden kurtulmak için gayet basit bir çözüm yolu tavsiye etmiştir; "Entelektüel açıdan biraz daha alçak gönüllü olmak". Ayrıca kişinin bir konu hakkında kendisine şu soruları sorması gerektiğini de vurgulamıştır; “Ne eksik? Neyi bilmiyorum?”
Bu yazıyı okuduktan sonra kendiniz için ne düşünüyorsunuz? Sizce bir konu hakkında bilmediklerinizi farkında mısınız? Yoksa bilmediklerinizi bilecek kadar bilgi sahibi değil misiniz?