Diş gıcırdatma, sakız çiğneme, burnunu çekme veya kaşıma gibi tekrarlanan sesler herkes için odaklanma sorunlarına neden olabilir. Ancak bazı kişiler için bu durum hayatı katlanılmaz hale getiren çok büyük bir sorun da olabilir. Yaşanılan bu durum tıp dilinde mizofoni olarak tanımlanmaktadır.
Mizofoni kelimesi latincede “sesten nefret etme” anlamına gelmektedir. Seçici ses hassasiyeti sendromu olarak da ifade edilen bu durum aslında beyindeki özel bir yapısal anormallikten kaynaklanan psikolojik ve fizyolojik semptomların gelişmesiyle meydana gelmektedir. Mizofoni hastalığına sahip kişiler diğer insanlar tarafından çıkarılan ve 'tetikleyici' sesler olarak adlandırılan belirli seslere yoğun ve istemsiz tepkiler verebilmektedirler. Bu kişilerin seslere verdikleri tepkiler genellikle aşırıdır ve öfke, tiksinti, bazen sesi çıkaran kişiyi incitme veya durumu terk etme dürtüsünü içermektedir. Bu davranışlara karşı önerilenler arasında; rahatsız eden sesi duymamak için ses çıkarma, kulak tıkacı kullanma, kulaklık ile müzik dinleme, kendi seslerine yoğunlaşma, dikkatini dağıtmaya çalışma ve başka içsel diyaloglar gibi yöntemler bulunmaktadır. Tetikleyici sesler genellikle birinin çiğneme, nefes alma veya konuşma sesi olabilmektedir. Mizofoni hastalığı ile sesin şiddeti arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Yani, mizofoniye sahip olan kişiler yüksek sesle dinlenen müzikten rahatsız olmayabilir.
Çoğunlukla toplu yemek organizasyonlarında farkedilen mizofoni, gerçek bir bozukluktur. İşleyişi, sosyalleşmeyi ve akıl sağlığını ciddi şekilde tehlikeye sokabilmektedir. Mizofonisi olan insanlar genellikle utanırlar ve sağlık hizmeti çalışanlarına bundan bahsetmezler.
Newcastle Üniversitesi araştırmacılarının mizofonisi olan kişilerde yapmış oldukları taramalar, beynin işitme merkezinin bu rahatsızlığı olmayan insanlara benzer şekilde yanıt verdiğini göstermiştir. Ancak bu kişilerde işitme merkeziyle, beynin yüz, ağız ve boğaz hareketlerinden sorumlu olan motor kontrol alanları arasında artan, anormal bir iletişim olduğu tespit edilmiştir. Bu taramalar sonucunda mizofoninin görsel bir etken tarafından tetiklendiği sonucuna varılmıştır ve bunun da ayna nöron sisteminden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Ayna nöron sisteminde, beyin karşısındaki kişinin yapmış olduğu hareketi kendi yapıyormuş gibi kodlar. Araştırmacılar mizofonisi olan kişilerde aşırı derecedeki ayna sistemi aktivasyonunun; diğer insanlar tarafından yapılan seslerin, kendi kontrolleri dışında vücutlarına girdikleri hissine kapılmalarına sebep olduğunu düşünüyorlar.
Mizofoni birçok insanın yaşamakta olduğu sağlık sorunlarından biridir. Bundan kurtulmak için işitsel dikkat dağıtma ve bilişsel davranışçı terapi gibi tedaviler, işleyişi iyileştirmede bir miktar başarı göstermiştir fakat bu terapilerin yaptığı beyindeki ses merkezlerine odaklanmak olduğundan mizofoniye kesin çözüm olmamıştır. Bu tedaviler yerine beynin motor bölgelerini dikkate alarak geliştirilmiş etkili terapiler, mizofoni için daha işlevli olacaktır. Henüz net bir tedavi yöntemi olmayan mizofoni için birçok çalışma yeni tedavi yolları sunmaya çalışıyor.