Ameliyatlar, salgın hastalıklar, afetler kan kaybına sebep olabilir. Böyle durumlarda hemen kan depoları kontrol edilir. Bu yüzden kan bağışı, başkalarının hayatını kurtarabilecek özverili bir davranıştır. Ancak her kan bağışı aynı değildir. Başka bir deyişle her zaman kanın tamamına yani tüm bileşenlerine ihtiyaç olmayabilir. Çünkü insanlar sadece ani kan kayıplarından değil, vücudun işlevlerini yerine getirebilecek sayıda ve kalitede hücreye sahip olmadıklarından dolayı kana ihtiyaç duyarlar. Tüm bunlar incelendiğinde dört ana kan bağışı türü vardır; Tam kan bağışı, trombosit bağışı, plazma bağışı ve eritrosit bağışıdır.
Kan, vücudumuzun tamamında dolaşabilen, yaşayabilmemiz için gerekli olan hayati bir hücre topluluğudur. Sadece akışkan sıvı gibi düşünsek de kanımız aslında farklı görevleri olan canlı hücreler içerir. Kanımızı bağışlarken de sadece bir sıvıyı değil bu hayati hücreleri bağışlamış oluyoruz. Bir insan kan kaybettiğinde ya da kanında yeterli ve kaliteli hücre bulunmadığında kan bağışına ihtiyaç duyar.
Farklı bileşenlerden oluşan kanımızın vücut içindeki dolaşımının en önemli sebebi tüm vücudumuza oksijen ve besin taşımasıdır. Bu taşımayla vücudumuzun ihtiyaçları karşılanırsa tüm işlevleri yerine getirebilir. Kısaca özetleyecek olursak kanımız 4 ana bileşenden oluşur. Bu bileşenlerin her birinin farklı bir görevi vardır.
1) Kırmızı kan hücreleri (Alyuvar): Kanın büyük bir kısmını eritrositler olarak da bilinen alyuvarlar oluşturur. Tek çeşidi olan bu hücreler oksijenin akciğerlerden alınıp bütün vücuda taşınmasından ve dokulardaki karbondioksitin uzaklaştırılmasından sorumludurlar.
2) Beyaz kan hücreleri (Akyuvar): Bu hücreler lökositler olarak da bilinirler. Alyuvarların aksine beş farklı akyuvar türü vardır; nötrofil, lenfosit, monosit, eozinofil ve bazofil. Her bir akyuvar türünün farklı görevi vardır. Nötrofiller bağışıklık sisteminin en önemli elemanlarıyken, lenfositler (B ve T hücreleri) belirli yabancı istilacılarla mücadele eder. Eozinofiller bakteri ve parazitleri fark eder ve yok eder ardından bazofiller buna karşı alerjik bir yanıt oluşturur. Ardından monositler de bu zarar görmüş veya ölmüş hücreleri atar.
3) Trombositler: Trombositler kemik iliğinde üretilen küçük, renksiz hücre parçalarıdır. En önemli görevleri kanamayı önlemek ve durdurmaktır. Bir kan damarı hasar gördüğünde vücudumuz trombositlere sinyaller göndererek onların yaralı bölgeye gitmesini sağlar. Bölgeye ulaşan trombositler, pıhtı oluşturup kanamayı durdurmak için bir araya toplanırlar. Kanser ve kanser tedavilerinin yan etkileri sebebiyle trombosit seviyesi azalabilir. Ayrıca trombositler ihtiyaç durumunda diğer kan hücrelerine dönüşebilir. Bu sebeple nakil durumunda alıcının ihtiyaç duyduğu hücrenin üretilmesi için yardımcı olur.
4) Plazma: Plazma, kanın sıvı kısmıdır ve toplam kan hacminin yaklaşık %55'ini oluşturur. Plazma, su, tuzlar, proteinler, hormonlar başta olmak üzere birçok bileşen içerir. Sıvı olan plazma, besinlerin, hormonların ve atık ürünlerin vücutta taşınmasına yardımcı olur.
Bu bileşenlerin yanında kanda glikoz, aminoasitler ve lipitler dahil olmak üzere birkaç temel besin bulunur. Bu besinler, enerji sağlamak ve vücut fonksiyonlarını desteklemek için vücutta dolaşır. Ayrıca kanda dolaşım sırasında atıklar da toplanır. Bu atıklar vücuttan atılmak üzere önce böbreklere, oradan akciğerlere taşınır. Kandaki hücrelerin hepsinin belirli sayıda ve kalitede bulunması gerekir. Ani kazalar, ameliyatlar, hastalıklar veya hastalık tedavileri sebebiyle insanların belirli kan hücrelerinde azalmalar olabilir. Bu durumlarda hastalara kanın tamamının veya sadece gereken hücrelerin verilmesi gerekir. Bu sebeple dört farklı kan bağış türü vardır.
Tam kan bağışı bilinen en yaygın kan bağışı türüdür. Bu işlemde koldaki toplardamardan 450ml yani bir ünite kan alınır. Alındıktan sonra kan çeşitli bileşenlerine ayrılır. Bu işlemle, hastaların ihtiyaç duydukları kan bileşenini almaları sağlanır. Bu şekilde bileşenlerine ayrılmış kanın alıcıya verilmesine transfüzyon denir. Bağışçıdan alınan kan, çok miktarda kan kaybetmiş veya kansızlığa sahip kişilere kan grupları göz önünde bulundurularak verilir.
Kan verme işlemi 4-8 dk sürerken, dinlenme süresi ile yaklaşık 30-45 dakikaya kadar çıkabilir. Bağışlanan kan miktarı toplam kan miktarımızın 13’te biridir. Bu da günlük hayatınızı etkilemeyecek bir miktardır. Kadınlar yaklaşık 3 ayda bir ve erkekler yaklaşık 2 ayda bir tam kan bağışı yapabilir. Arada geçen sürelerde vücut kan ve demir kaybını telafi eder.
Bu bağış türü kandan trombosit bileşeninin ayrıştırılarak yani aferez yönteminin kullanıldığı bir bağış türüdür. Aferez işleminde bağışçının bir kolundan alınan kan cihaza geçer. Burada gerekli kan bileşeni ayrıştırılır ve depolanır. Geri kalan kan bileşenleri diğer koldan bağışçıya tekrar verilir. Bağışçıya hiçbir zararı olmayan bu işlem sonucunda alınan trombosit hücrelerinin ömrü beş gündür.
Kanın pıhtılaşabilmesi için gerekli olan trombositler, trombosit sayısı düşük olan veya trombositleri düzgün çalışmayan kişilerin özellikle de kanser hastalarının hayatlarını kurtarmaya yardımcı olur. Bağışlanan trombositler, travmatik bir yaralanma, belirli ameliyatlar veya tedaviler nedeniyle ciddi trombosit kaybı yaşayanlar için gereklidir. Bağışlanan trombosit alıcıya verilirken alıcının kendi kan grubu önceliklidir. Fakat bulunmaması halinde, diğer kan gruplarından gelen trombositler de alıcıya verilebilir. Bu trombositler kan kaybını ve kanamanın diğer yan etkilerini önleyebilir.
Trombosit bağışı yapabilmek için bağışçının son 5 gün içinde aspirin veya türevi bir ilaç ve 48 saat içinde bazı ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçları kullanmamış olması gerekir. Tam kan bağışından sonra trombosit bağışı yapmak için en az 4 hafta beklemeniz gerekirken trombosit bağışından 48 saat sonra tam kan bağışı yapabilirsiniz. Bağış işlemi yaklaşık 1-2 saat sürer ve yılda 24 defaya kadar 7 günde bir yapılabilir. Çok hızlı bir şekilde yenilenen trombositlerimiz, bunları yeterli miktarda üretemeyen insanlar için hayati önem taşır.
Plazma bağışında, kanın sadece plazma kısmı bağışlanır. Bazı tıbbi tedaviler için gereken önemli proteinleri ve hormonları içeren plazma kısmı iki şekilde bağışlanabilir. Birinci yöntem tam kan bağışı şeklinde olur ve yaklaşık 30-45dk sürer. İkinci yöntemde ise aferez cihazı kullanılır ve plazma kandan ayrıştırılarak bağışlanırken kalan bileşenler tekrar bağışçıya verilir. Kanın plazma kısmı bağışıklık sistemi tarafından üretilen proteinleri de içerir. Vücut bir mikroorganizma ile karşılaştığında mikroorganizma ile mücadele eder ve ona özgü antikorlar üretir. Bu üretilen antikorlar da plazmada bulunur ve bu şekilde alıcının bağışıklık sistemi desteklenir. Bağışçılar 28 günde bir plazma bağışında bulunabilirler. Bağışlanan plazma, alıcıya kan grubu dikkate alınarak verilir.
Kansızlık, kemik iliği yetmezliği, kan kanseri (lösemi), tiroid bozuklukları, böbrek rahatsızlıkları kırmızı kan hücrelerinin azalmasına sebep olur. Bu sebeplerle alıcılara eritrosit verilmesi gerekir. Bu tür bağışta, bağışçıdan iki ünite kırmızı kan hücresi alınır. Bunun için de aferez cihazı kullanılır. Bağışlanan eritrositler, kan hastalıklarına sahip bir hastanın diğer kan bileşenlerinden daha fazla kırmızı kan hücresine ihtiyacı olduğunda kullanılır. Bu bağış yaklaşık 1-2 saat sürer ve 112 günde bir yapılabilir.
Tüm kan bağış türleri gösteriyor ki, kan bağışlarken aslında kendi canlı ve sağlıklı hücrelerimizi onları üretemeyen veya az üretebilen insanlarla paylaşıyoruz. Her bağış türü farklı bir amaca hizmet ediyor ve farklı insanların tedavisine yardımcı oluyor. Kan bağışlayarak insanların hayatlarına dokunabilir, yüzlerindeki tebessüm olabilirsiniz.